Odontojenik (Diş) enfeksiyonları, diş veya dişleri destekleyen yapılardan köken alan, etkisi alveolar kemikten santral sinir sistemi organları ve solunum sistemi organlarına kadar yayılım gösterebilen enfeksiyonlardır. Odontojenik enfeksiyonların sebebi sıklıkla çürük, travma, derin restoratif tedaviler, başarısız kök kanal tedavileri, perikoronitis ve periodontal hastalıklardır. Bu enfeksiyonların ortaya çıkması ve yayılması; intraoral ve ekstraoral faktörler, sistemik hastalıklar, hastanın tedaviye ulaşım imkânı ve sosyoekonomik seviye gibi birçok değişkene bağlıdır.
Diş enfeksiyonları her zaman toplumda yaygın hastalıklardan biri olmuştur. Yüzlerce yıl önce önde gelen ölüm nedenlerinden biriyken günümüzde gelişmiş diş hijyeni, modern diş hekimliği ve antibiyotikler sayesinde günümüzde diş enfeksiyonları nadiren yaşamı tehdit etmektedir. Enfeksiyon genelde kendini diş ağrısı ile gösterir ve diş ağrısı, neredeyse herkesin yaşamının bir veya birden fazla döneminde yakındığı bir rahatsızlıktır. Toplumda genel kanaat, diş ağrılarının basit ağrılar olduğu yönündedir ve bu sebeple dayanılmaz hale gelinceye kadar diş hekimine gitmek genellikle ertelenir. Bu yüzden bu hastaların çoğu ağrılarının kesilmesi yani bir ağrı kesici yaptırmak için acil servise başvurular. Çoğu hekim bir diklofec (Dikloron) ampul İ.M yaptırıp hastayı taburcu eder. Aslında çoğu hekim dişlerindeki acil sorunlara yönelik ilk yardımın nasıl yapılacağı konusunda yeterli bilgiye sahip değildirler. Oysa yapılacak çok basit uygulamalarla daha sonradan çözümlenmesi çok zor olan tabloların ortaya çıkması önlenebilmektedir.
Odontojenik enfeksiyonlar dünya genelinde sıkça karşılaşılan ortak bir sağlık problemidir. Oral florada 500’den fazla bakteri türünün yer aldığı bilinmektedir. Oral kavitedeki bakteriler;
- Dental çürük
- Pulpitis
- Apse
- Gingivitis (Diş eti enfeksiyonu)
- Periodontitis (Diş eti çekilmesi)
- Periodontal Hastalıklar
- Halitozis (Hoş olmayan nefes kokusu)
gibi hastalıklara neden olabilmektedirler.
Periodontal enfeksiyonlar ilk olarak diş eti dokularını tutarak diş eti iltihabına ve zamanla periodontite neden olur. Periodontal hastalık çoğunlukla plak ve diş taşı birikimine yol açan kötü veya etkisiz diş hijyeninden ve ardından dişleri destekleyen dokuların, alveolar kemiğin, periodontal ligamentin ve sementumun iltihaplanmasından kaynaklanır.
Yetişkinlerin her 5 kişiden 1’inden fazlası tedavi edilmemiş diş çürüğüne sahiptir ve her 4 kişiden 3’ü yaşamları boyunca en az bir defa diş çürüğü için işlem geçirmişlerdir. Ayrıca, diş çürüğü prevalansı sosyoekonomik faktörlere göre toplumda önemli ölçüde değişmektedir. Tedavi edilmemiş diş çürükleri, yoksulluk seviyesinin yüksek olduğu kesimlerde 2,5 kat daha yaygındır. Diş çürükleri yetişkinlerin %90’ında ve 6 ila 19 yaş arası çocukların %42’sinde mevcuttur. Diş çürüklerinin yaşa göre çok fazla değişiklik göstermediği görülmüştür, ancak 12-19 yaş arası ergenlerin 5-11 yaş arası çocuklarla karşılaştırıldığında bile daha düşük oranda tedavi edilmemiş diş çürüğüne sahip olduğu bulunmuştur.
Diş enfeksiyonları en yaygın olarak bakterilerin pulpayı istila etmesi ve çevre dokulara yayılmasıyla ortaya çıkar; bunun nedeni diş çürükleri, travma veya diş prosedürleri olabilir. Periodontitisin etiyolojisi çok faktörlüdür; bakteriler başlatırken, hastalığın farklı formlarının klinik sunumu ve sonucu sonuçta enflamatuar yanıt ve modifiye edici ve predispozan faktörler tarafından belirlenir. Hastalığın ilerleyişi, her hastaya özgü çevresel ve genetik faktörler tarafından düzenleniyor gibi görünmektedir.
- Streptococcus mutans, bulaşıcı bir hastalık olan diş çürüklerinin birincil etiyolojik ajanı olarak kabul edilmektedir.
- Gram-negatif organizmalar
- Fakültatif anaeroblar ve katı anaeroblar dental enfeksiyonlarda yaygın olarak bulunan organizmalardır ve anaeroblar aerobik bakterilerden üç kat daha fazladır.
Diş çürükleri kahverengi, sarı ve yumuşak veya siyah ve sert kaviteler şeklinde akut veya kronik olabilir. Yeni başlayan çürüklerin tanımlanması zor olabilir ; diş yüzeyinde görülebilen beyaz ve opak düzensiz lekeler çürüğün ilk klinik belirtisini temsil ederler. Çüreklerin derinleşmesi ile pulpa etkilenebilir. Pulpitisi olan hastalar, sıcak veya soğuk içecekler veya yiyecekler gibi uyaranlarla indüklenen şiddetli bir diş ağrısı ile başvurabilir. Öte yandan bu geri dönüşsüz pulpitis, genellikle gece boyunca şiddetlenen, sebepsiz diş ağrısı olarak ortaya çıkabilir.
Gingivit ise periodontitisli hastalarda genellikle ağız kokusu, diş fırçaladıktan sonra kanama ve bazı durumlarda diş eti ağrısı öyküsü ile başvururlar. Gingivitiste diş etleri şişmiş, eritemli, parlak yüzeylidir ve genellikle fırçalama ile kanar, ancak periodontal cepler yoktur.
Periodontitis, enflamasyona bağlı olarak, dişi destekleyen dokulardaki azalma (diş eti çekilmesi) olarak tanımlanır. Periodontitisin klinik bulguları, yıkımın derecesine göre dişeti çekilmesi, dental papilla dekolmanı, alveolar kemik kaybı, diş hareketliliği veya fremitus olabilir.
Periapikal apse, ele gelen bir şişlik olarak ortaya çıkabilir. Bir diş apsesi pulpadan, periodontal yapılardan veya her ikisinden de kaynaklanabilir.
Ateş, yüz ödemi, trismus, disfaji veya disfoni gibi daha ciddi şikayetler, derin boyun boşluklarına yayılmış daha ciddi bir diş enfeksiyonunun belirtileri olabilir. Hastalar solunum sıkıntısı içinde olabilir veya sepsis nedeniyle hemodinamik olarak dengesiz olabilir.
Tanı anamnez ve fizik muayene ile konur. Görüntüleme çalışmaları, enfeksiyonun kaynağını ve hastalığın yayılma oranlarını tanımada önemli bir rol oynar ve ayırıcı tanıda ve komplikasyonların tespitinde yardımcı olur.
- Sialadenit
- Sialolitiazis
- Tükürük bezi tümörleri
- Sinüzit
Tedavi yönetiminde öncelik enfeksiyonun lokal bir enfeksiyon mu yoksa nadir görülen fasiyal boşlukların ciddi bir enfeksiyonu mu olduğuna bağlıdır. Enfeksiyon kaynağının ortadan kaldırılması dental enfeksiyonların tedavisinde en önemli adımdır.
Diş çürüğü yönetiminde tedavi diş çürüğünün boyutuna bağlıdır ve restoratif bir materyalin yerleştirilmesinden endodontik tedaviye ve diş çekimine kadar değişebilir.
Periapikal apse endodontik tedavi ile tedavi edilebilir ve mukoza yüzeyine göç etmişlerse insizyon ve drenaj da yapılabilir. Sistemik semptomlar, selülit veya bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda komplike olan periapikal apse, drenaja ek olarak antibiyotik almalıdır.
Gingivitis, profesyonel plak temizliği ile tedavi edilebilen geri dönüşümlü bir durumdur. Periodontitis diş taşı temizliği ile tedavi edilebilir ve rutin olmamakla birlikte belirli durumlarda antibiyotik gerektirebilir.
Diş enfeksiyonları için antibiyotik tedavisi, sistemik semptomlar, fasiyal boşluk enfeksiyonları ve kemik korteksine ve çevresindeki yumuşak dokuya yayılan enfeksiyonlar için gereklidir. Gram-negatif organizmalar, fakültatif anaeroblar ve katı anaeroblar dental enfeksiyonlarda yaygın olarak bulunan organizmalardır ve anaeroblar aerobik bakterilerden üç kat daha fazladır. Penisilin geleneksel olarak tercih edilen ilaçlardır. Amoksisilin, diş enfeksiyonları için reçete edilen en yaygın ilaçtır. Aynı zamanda Amerikan Kalp Derneği tarafından dental prosedürlerle ilişkili endokardite karşı profilaksi için önerilen ilaçtır. Metronidazol tek başına önerilmez ancak penisilin aeroblara karşı aktif olmadığı ve anaerobik koklara karşı orta derecede aktif olduğu için penisilinle birlikte kullanılabilir. Makrolidlere karşı yüksek direnç vardır ve ilk basamak ajan olarak kullanılmamalıdırlar. Penisilin alerjisi durumunda klindamisin ve makrolidler de dikkate alınmalıdır.
Acil serviste şiddetli diş ağrısı ile başvuran hastaya diclofenac75 mg amp 1×1 İM uygunabilir.
Daha fazla reçete bilgisini buradan erişebilirsiniz.
Orofasiyal enfeksiyonlar zamanında ve uygun şekilde tespit edilip tedavi edilmezlerse, önemli komplikasyonlara;
- Bakteriyel endokardit
- Aspirasyon pnömonisi
- Osteomyelit
- Koroner kalp hastalıkları
- Serebral enfarktüs
- Osteomiyelit
- Ludwig anjinası
- Retrofarengeal apse
- Parafarengeal apse
- Kavernöz sinüs trombozu
- Endokardit
- Menenjit
- Subdural ampiyem
neden olabilirler. Enfeksiyonun yayıldığı alana ve yayılma derecesine göre ölüme kadar
giden komplikasyonlar gelişebilir. Bu enfeksiyonların büyük çoğunluğu, en başlarda dentoalveolar bölge ve fasiyal dokular ile ilgili iken, tedavi gecikir ise diğer lokal
ve rejyonal alanlara yayılabilirler.
- https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/544851
- https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK542165/
- https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK493149/
- https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK557422/#:~:text=Gingivitis%20is%20caused%20by%20the,Actinomyces%2C%20Veillonella%2C%20and%20Treponema.
- https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK557422/#:~:text=Gingivitis%20is%20caused%20by%20the,Actinomyces%2C%20Veillonella%2C%20and%20Treponema.
- https://file.atuder.org.tr/_atuder.org/fileUpload/CcSV11AUQ9FM.pdf
- https://iksadyayinevi.com/wp-content/uploads/2022/08/ODONTOJENIK-OROFASIYAL-ENFEKSIYONLAR-VE-TEDAVI-YAKLASIMLARI.pdf