Pnömoni akciğer parankim dokusunun inflamasyonu ve infeksiyonudur. İnflamasyon büyük oranda bakteri, virüs ve mantar gibi mikroorganizmalar tarafından oluşturulur. İnfeksiyon dışında asit-alkali madde inhalasyonu, radyasyon gibi fiziksel nedenler ve aşırı duyarlılık reaksiyonları da akciğer parankim inflamasyonu nedeni olabilirler ve pnömonitis olarak adlandırılır. Pnömoni, akut olarak başlayan öksürüğe ek olarak akciğer grafisinde fokal akciğer bulgularının eşlik ettiği, dört günden fazla süren ateş, dispne ve/veya takipnenin bulunduğu başka nedenlerle açıklanamayan hastalık olarak tanımlanabilir. Bu yazımızda daha sık karşılaştığmız toplum kökenli pnömoniler anlatılmıştır. Keyifli okumalar dileriz…
Pnömoniler, ülkemizde ölüm nedenleri arasında beşinci sırada, infeksiyona bağlı ölümlerde ise birinci sırada gelmektedir. Ayrıca 60 yaş üstü popülasyonda, infeksiyon hastalıkları arasında en sık ölüm nedenidir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, en sık ölüm nedeni olan hastalıklar listesinde alt solunum yolu infeksiyonları 3.2 milyon/ölüm ile üçüncü sırada yer almaktadır. Tüm dünyada olduğu gibi yaşla birlikte pnömoni sıklığı artmaktadır. Akciğerde yapısal bozukluklara neden olan yandaş hastalıkları bulunan ve/veya sigara içen kişiler pnömoni insidansının yüksek olduğu hastalardır. Sigara kullanımı humoral ve hücresel lokal immün sistemi bozarak pnömoni oluşmasına yol açmaktadır. Günde 10-20 adet sigara kullanımı pnömoni riskini 2.3 kat, > 20 adet sigara kullanımı ise 2.9 kat arttırır.
Genel olarak erişkinlerde yıllık insidansının %5-11 olduğu, yaklaşık %38’inin 65 yaş üzerindeki kişilerde görüldüğü, mortalitenin ise yaşla arttığı bildirilmiştir. Mortalite ayaktan tedavi gören hastalarda %1’den az, hastanede yatanlarda %5.7-14, yoğun bakım ünitesinde (YBÜ) %30’dur. Uzun dönem mortalite (beş yıllık) %35.8-39.1 olup, başlangıç tedavisi ne kadar gecikirse mortalite de o kadar yükselmektedir.
- Yaş
- Sigara
- Malnütrisyon
- Mesleksel faktörler
- Obezite
- Ek hastalıklar (başta akciğer hastalıkları olmak üzere KOAH)
- Solunum yolları mukosiliyer fonksiyon bozukluğu,
- Bronş obstrüksiyonu (tümör, yabancı cisim),
- Üst solunum yollarında kronik süpüratif patolojiler,
- Splenektomi
- Alkolizm
- Bakımevinde yaşama
- Toksik inhalasyonlar
- Disfaji
- Viral infeksiyonlar
- İlaçlar ( Kortikosteroid kullanımı, Proton pompa inhibitörleri, inhale steroid, antipsikotik ilaçlar, diğer immünsüpresif tedaviler)
Pnömoni gelişmesi, sadece mikroorganizmanın akciğere ulaşmasıyla değil aynı zamanda akciğerin temizleme fonksiyonları (öksürük refleksi, mukosiliyer klirens, alveoler makrofajlar vb.) ve bağışıklık sisteminin yeterli çalışmamasıyla da ilişkilidir. Patogenezde başlıca dört mekanizma rol oynar:
1. Orofaringeal materyalin aspirasyonu
2. Enfekte partiküllerin inhalasyonu
3. Bakteriyemi
4. Direkt invazyon
Pnömoni radyolojik bulgulara göre (lober, lobüler, bronkopnömoni), etkene göre (bakteriyel, viral, atipik, fungal pnömoni gibi) ve oluşma şekline göre sınıflandırılır. Radyolojik bulgulara göre sınıflandırmanın hastalığın seyrini ve etkeni tahmin etmede çok fazla yararı yoktur. Örneğin; lober pnömoni en sık pnömokok tarafından oluşturulmasına rağmen klebsiella, pseudomonas da dahil olmak üzere birçok organizma pnömonisinde görülebilir. Her türlü invaziv veya non-invaziv girişime rağmen hastaların sadece yarısında etken izolasyonu sağlanabilir. Bu nedenle etken izolasyonuna göre sınıflama da pratik bir yöntem değildir. Güncel pnömoni sınıflaması hastalığın oluşma şekline ve ampirik tedavi yaklaşımına göre yapılmaktadır.
Pnömoni Sınıflaması | |
Etyolojik nedene göre | İnfeksiyöz Noninfeksiyöz |
Anatomik yerleşime göre | Lober Bronkopnömoni (Löbüler) İnterstisiyel |
Klinik tabloya göre | Tipik Pnömoni Atipik Pnömoni |
Ağırlık durumuna göre | Hafif Pnömoniler Ağır Pnömoniler |
Ampirik tedavi yaklaşımına göre | Toplum Kökenli Pnömoniler (TKP) Hastane Kökenli Pnömoniler (HKP) Sağlık Bakımı İlişkili Pnömoni (SBİP) Ventilatör İlişkili Pnömoni (VİP) İmmün Sistemi Baskılanmış Hastada Pnömoni Aspirasyon Pnömonisi |
Toplumdan Edinilmiş Pnömoni :Hastane dışında edinilen herhangi bir pnömoniye toplum kökenli pnömoni (TKP) adı verilir.
Hastane Kökenli Pnömoniler: Hastane gibi yatılı bir ortamda kabul edildikten 48 saat sonra ve kabul sırasında kuluçkada olmayan herhangi bir pnömoni HAP olarak kabul edilir. Bu sınıflandırma, sağlık hizmetiyle ilişkili ve hastane kaynaklı pnömoni terimlerini çevreleyen karışıklığı gidermeye yardımcı olur.
Ventilatör İlişkili Pnömoni: Endotrakeal entübasyondan 48 saat sonra edinilen pnömoni VİP olarak kabul edilir.
Toplum Kökenli Pnömoniler (TKP)
Hastane dışında edinilen herhangi bir pnömoniye toplum kökenli pnömoni adı verilir. Toplum kökenli pnömoni olgularının çoğunda etkenleri izole etmek mümkün olmamaktadır. Kültürlerle bu mümkün olsa da çok zaman almaktadır. Bu yüzden acil serviste ampirik tedaviyi planlamada için etiyolojik ajanın doğru tahmini önem kazanmaktadır. Bunun için yerel etiyolojik verilerin iyi bilinmesine ihtiyaç vardır. Ülkemizde TKP olgularını kapsayan çalışmalara genel olarak bakıldığında, etiyolojik ajan saptama oranlarının % 21-62.8 arasında değiştiği görülmektedir.
En sık izole edilen üç etkenle;
- Streptococcus pneumoniae (%23.4)
- Mycoplasma pneumoniae (%21.9)
- Respiratuar sinsityal virüs (RSV) (%16)
olmuştur.
Bakteriyel Nedenler
Kültür pozitifliği kolaylığı açısından klasik olarak “tipik” ve “atipik” organizmalar alt başlıkları altında incelenmiştir.
Yaygın tipik organizmalar
- Pneumococcus
- Haemophilus influenzae
- Moraxella catarrhalis
- Grup A Streptococcus
- Diğer aerobik ve anaerobik gram negatifler
bulunur. Klinik uygulamada yaygın olarak görülen
Atipik organizmalar arasında
- Legionella
- Mycoplasma
- Chlamydia
bulunur.
Viral Nedenler
TKP’li hastaların nazofarenkslerinde viral türlerin kolonize olduğu sıklıkla gözlenir. Primer neden olup olmadıkları veya sekeonder bakteriyel nedenlerle patogeneze katkıda bulunup bulunmadıkları halen araştırılmaktadır. Bununla birlikte en sık görülen viral ajanlardan bazıları;
- İnfluenza virüsünü ardından
- Respiratuar sinsityal virüs
- Parainfluenza virüsü
- Adenovirüsleri
içerir.
Mantar Nedenleri
Mantar enfeksiyonları genellikle, diğerleri arasında, HIV ve organ nakli alıcıları gibi belirli yatkınlık yaratan bağışıklık sistemi baskılanmış durumları olan hastalarda görülür. Bununla birlikte, sıklıkla gözden kaçan bazı mantar türleri, bağışıklığı yeterli kişilerde zatürreye neden olabilir ve bu da tanıda gecikmeye ve olumsuz sonuçlara yol açar.
- Histoplasma
- Blastomyces
- Coccidioides
En yaygın 3 tanesidir.
Hastane Kaynaklı Pnömoni ve Ventilatörle İlişkili Pnömoni
Hastanede yatan ve vetile edilen pnömonili hastalarda etiyolojik ajanlarda önemli ölçüde benzer olduğu için beraber ele alınmıştır.
- Escherichia coli , Pseudomonas Aerugenosa , Acinetobacter ve Enterobacter gibi gram negatif basiller birinci sırada yer alır
- Staphylococcus aureus gibi gram pozitif koklar ; ikincisi sırada yer alır.
- Bağışıklığı baskılanmış ve ağır hasta gruplarında virüsler ve mantarlar yer alır.
İnfeksiyon belirteçleri solunum yolu infeksiyonları ve sepsisin değerlendirilmesinde,
ağırlık düzeyinin belirlenmesinde bizlere katkı sağlayan araçlardır.
- Prokalsitonin
- C-Reaktif Protein
- Proadrenomedüllin
- D-Dimer
- BNP
- Kopeptin
TKP tanısı alan hastaların hastalık ciddiyetinin saptanması hastaların tedavi edileceği
birimin (ayaktan, hastanede, yoğun bakımda) belirlenmesi, antibiyotik içeriği ve süresi
açısından önem arz etmektedir. Bunun için kullanılan bir çok sınıflama sistemi geliştirilmiştir.
- PSI
- CURB-65
- CRB-65
- ATS majör ve minör kriterleri,
- CURXO80
- SMART
- COP,
- CAP-PIRO
- SCAP rule
- REA-ICU
- CORB indeks
başlıcalarıdır. Ülkemizde sıklıkla kullanılan sınıflama sistemleri PSI ve CURB 65 olup, üre düzeyinin bakılamadığı durumlarda CRB 65 şeklinde kullanılan indeksin CURB 65 düzeyinde yol gösterici olduğu gösterilmiştir.
Pnömoni olgularında
- Öksürük
- Ateş
- Üşüme
- Titreme
- Balgam
- Göğüs ağrısı (plöretik tipte)
yakınmaları, daha az sıklıkta
- Dispne
- Hemoptizi
olabilir. Bunun yanı sıra nonspesifik semptomlar (baş ağrısı, bulantı, kusma, boğaz ağrısı, miyalji, artralji, karın ağrısı ve diyare gibi) %10-30 oranında görülebilir. TKP’lere tipik (Streptococcus pneumoniae gibi) ve atipik bakteriler (Chlamydophila pneumoniae, Mycoplasma pneumoniae ve Legionella pneumophila) neden olabilmektedir.
Bu nedenle TKP’ler klinik olarak iki gruba ayrılırlar.
Tipik Pnömoniler
• Akut başlangıçlıdır.
• Ateş, üşüme, titreme, prodüktif öksürük, plöretik göğüs ağrısı sıktır.
• Fizik bakıda krepitan raller veya konsolidasyon bulguları saptanır.
• Radyolojik olarak sıklıkla lober tutulum izlenir.
• Komplikasyon olarak parapnömonik efüzyon, ampiyem ve abse gelişimi atipik pömonilerden daha sıktır.
• Genellikle lökositoz ve nötrofili vardır.
Atipik Pnömoniler
• Subakut gelişir.
• Genellikle kas ağrısı, baş ağrısı, karın ağrısı gibi prodromal belirtiler vardır. Ateş genellikle subfebril olup daha çok kuru öksürük mevcuttur.
• Fizik bakı bulguları siliktir, astmatik bulgular ( ekspiryum uzunluğu, ronküsler) eşlik
edebilir.
• Radyoloji ile fizik bakı bulguları uyumsuzdur. Daha çok subsegmental infiltrasyonlar,
dağınık yama tarzında ya da retiküler opasiteler izlenir.
• Lökosit düzeyi genellikle normaldir.
Pnömoni evresine ve yaygınlığına göre değişir fizik maueyne bulguları değişir. Lober tutulum gösteren pnömonilerde (pnömokoksik pnömoni gibi) tipik muayene bulguları saptanır.
- Eksüdasyon evresinde inspiryum sonu ince raller (krepitan raller) duyulur. Özellikle
multilober yaygın tutulumlarda siyanoz, taşipne ve taşikardi eşlik edebilir. - Konsolidasyon evresinde bronşiyal solunum sesi (sufl tuber), vibrasyon torasik artışı
ve matite veya submatite alınır. - Rezolüsyon evresinde tekrar ince raller duyulur.
- Bronkopnömonilerde (sıklıkla H. influenzae ve S. aureus gibi etkenlerle oluşan pnömoniler) inspiryum sonu ince raller, akut bronşitik komponent nedeniyle hem inspiryum hem de ekspiryumda duyulan orta kaba raller eşlik edebilir.
- İnterstisyel pnömonilerde (atipik etkenler ve viral etkenlerle oluşan) inspiryum sonu ince raller duyulabilir, fakat bu tip pnömonilerde fizik bakı bulguları ile radyolojik görünüm uyumsuzdur.
TKP’de tanı konulması kolay ancak etyolojik ajanın belirlenmesi zordur. Etyolojik ajanı
belirlemek amacıyla
- Balgam gram boyaması
- Balgam kültürü
- Kan kültürü
hastaneye yatırılan her olguda ateşi olsun/olmasın, ardışık iki kez alınması önerilir. Serolojik
tetkikler ve infeksiyon belirteçleri
- Hemogram(lökosit
- Biyokimya
- Prokalsitonin (PTK)
- C-Reaktif Protein (CRP)
- Eritrosit sedimentasyon hızı (ESH)
gibi tetkiklerin alınması yararlı olur.
Eşlik eden plevral sıvı varsa, sıvının komplike parapnömonik efüzyon yönünden tetkik edilmesi gerekir. TKP’li olgularda uygulanan tüm yöntemlere rağmen etken patojenin %50-80 ve %52-83 gibi oranlarda tespit edilebildiği bildirilmektedir.
TKP’lerde etken tespitinin yanısıra, izlemde rolü olan biyolojik belirteçler de önem taşır. TKP tanı ve takibinde kullanılabilen birçok biyolojik belirteç vardır. C-reaktif protein (CRP), prokalsitonin (PKT), “mid-regional pro-atrial natriüretik peptid” (MR-proANP), “C-terminal pro-atrial vasopressin” (CT-proAVP) (kopeptin), adrenomedullin bunlardan bazılarıdır.
Toplum Kökenli Pnömoni 2019 ATS/IDSA Kılavuzu göre Prokalsitonin ve CRP bakteriyel viral ayrımında hekimlere fayda sağlamaz. Kılavuzda prokalsitoninin bakteriyel enfeksiyonu saptama duyarlılığı % 38 ile % 91 arasında değiştiği bildirilmiştir. Bu nedenle testin tek başına TKP’li hastaların antibiyotik tedavisini durdurmak için kullanılamayacağı vurgulanmıştır.
TKP de hem tanıyı doğrulamak, hem de tedaviyi planlamak amacıyla en kısa zamanda akciğer grafisi çekilmesi önerilir. Radyolojik bulgular hastanın klinik durumuna ve komplikasyonlara göre değişir. İlk 24 saat içerisinde çekilen akciğer grafisi normal olabilir.
Tedaviye yanıt alınan pnömonilerde tedavi tamamlana kadar grafinin bir kez çekilmesi yeterlidir. Rezolüsyonu geciken ve tekrarlayan pnömonilerde komplikasyonlar açısından kontrol grafileri ve toraks bilgisayarlı tomografisi çekilmesi gereklidir.
Pnömoniler radyolojik olarak
- Lober (segmenter, multilober)
- Bronkopnömoni
- İnterstisyel pnömoni
olarak sınıflandırılabilir.
Lober pnömonilerde lob veya segment homojen olarak tutulur, hava bronkogramı tipik bulgusudur. Aşağıdaki resimde pnömonkok pnömonisine bağlı sağ orta lob pnömonisi (kalp kenarını silmiş),gösterilmiştir. Pnömokok ve Klebsiella pnömonileri lober tutulum yaparlar, bazen Klebsiella pnömonilerinde multilober tutulum görülebilir.
Bronkopnömoniler çoğunlukla her iki akciğerde yaygın, lob/segment sınırı göstermeyen, yer yer yoğunlaşmış odaklar ve yamalı görünüm gösteren pnömonilerdir. Stafilokok, H. influenza ve psödomonas gibi etkenler sıklıkla bronkopnömoni şeklinde tutulum yaparlar. Ayrıca, altta yatan hastalığa bağlı olmak üzere her türlü bakteri, virüs, parazit ve mantarlar bronkopnömoniden sorumlu olabilir.
İnterstisyel pnömoniler her iki akciğerde lob/segment sınırı göstermeyen, retikülonodüler gölgeler gösteren pnömonilerdir. Kliniği atipik pnömoni şeklindedir. M. pneumoniae Chlamydia pneumoniae, Legionella gibi atipik bakteriler, Moraxella catarrhalis, virüslar, parazitler, mantarlar sorumlu olabilir. Legionella hem interstisyel, hem lober pnömoni yapabilir.
Pnömoni varlığına rağmen akciğer grafisinin normal olduğu durumlar vardır;
• Pnömoninin ilk 24 saati,
• Dehidratasyon,
• Yaşlılık,
• Nötropenik hastalar,
• Pneumocystis jiroveci pnömonisi
Bazı radyolojik görüntüler hem klinik hem de radyolojik olarak pnömoniyi taklit edebilirler.
- Tümörler ve metastazlar,
- Atelektazi,
- Tromboemboli ve infarktüs,
- Hemoraji,
- Pulmoner ödem
- İlaç akciğeri,
- Kollajen vasküler hastalıklar,
- Pnömonitis,
- Bronşiyolitis obliterans organize pnömoni,
- Diğer infeksiyon dışı nedenler.
Uygun semptom ve fizik bakı bulguları varlığında, akciğer grafisinde infiltrasyon görülmesi tanı için yeterlidir. Yaşlı (> 65 yaş) ve/veya komorbiditesi (KOAH, kalp yetmezliği, diabetes mellitus, kronik böbrek yetmezliği, kronik karaciğer hastalığı vb.) olan hastalarda ateşe halsizlik, iştahsızlık, kas ağrıları, bilinç bulanıklığı gibi solunum dışı semptomlar eşlik edebilir.
Pnömoni tanısı konulduktan sonra verilmesi gereken karar, hastanın nerede (evde veya hastanede) ve hangi antibiyotik(ler)le tedavi edileceğidir. Bu açıdan verilecek doğru karar, prognozu (morbidite ve mortaliteyi) doğrudan etkiler. Her ne kadar çalışmalarda ülkemizde yatış gerektiren pnömoni insidansının yaklaşık %0.13 gibi düşük oranda olduğu belirtilse de hastane yatış kararı ve erken tedavi mortalite yönünden önemlidir. Pnömonilerde ağırlık derecesini, prognozu ve hastaneye yatış kararını belirlemek amacıyla birçok skor sistemi oluşturulmuştur; bunlardan en sık CURB-65, CRB-65 ve PSI kullanılmaktadır. Bu skorlama sistemleri yalnızca hekime hastanın olası prognozuna ilişkin fikir vermek, yatış endikasyonları ve tedavi seçiminde yol göstermek amacıyla kullanılmaktadır. Diğer yandan hastaneye yatış kararının klinik bir karar olduğu unutulmamalıdır. Bu ölçütlere uymasa da hekim hastanın klinik durumunu ve sosyal özelliklerini (evsiz, yalnız yaşayan, fiziksel ve mental engelli, oral alım yetersizliği, ulaşım zorluğu vb.) göz önüne alarak yatış kararı verebilir. Hastane yatış kararından sonra, hastanın normal servis şartlarında mı yoksa yoğun bakım ünitesinde mi takip edileceği kararı verilmelidir. Yoğun bakıma yatırılma kriterleri aşağıda belirtilmiştir:
Yoğun Bakım Yatış Kriterleri
Majör
- İnvaziv mekanik ventilasyon desteği,
- Vazopressör gerektiren septik şok.
Minör
- PaO2/FiO2< 250 mmHg,
- Solunum sayısı ≥ 30/dakika,
- Akciğer grafisinde bilateral veya multilober tutulum,
- Konfüzyon,
- Üremi BUN ≥ 20 mg/dL,
- Lökopeni (lökosit < 4000/mm3),
- Trombositopeni (trombosit < 100.000/mm3),
- Hipotermi (< 36°C),
- Yoğun sıvı yüklemesi gerektiren hipotansiyon,
*Tek majör veya en az üç minör ölçüt varlığı yoğun bakım yatış kararı için yeterlidir. Skorlama için tıklayınız. CURB-65, PSI ve yoğun bakım yatış kriterleri göz önüne alındığında pnömoniler ağırlık derecesine göre üç gruba ayrılır. Bu üç grubun etkenleri ve dolayısıyla ampirik tedavi seçenekleri de birbirinden farklıdır. Pnömonilerin ağırlık derecelerine göre sınıflandırılması aşağıda gösterilmiştir.
Pnömonilerin ağırlık derecesine göre sınıflandırılması | |||
Grup | I | II | III |
Hasta özelliği | Hastaneye yatırma endikasyonu olmayan hastalar |
Yoğun bakıma yatırılma ölçütleri olmayan hastalar |
Yoğun bakıma yatırılma ölçütleri olan hastalar |
Skorlama | CURB-65 < 2 PSI: 1-3 |
CURB-65 ≥ 2 PSI: 4-5 |
ITSA-ADS Skoru≥3 |
Ek Değerlendirme | Grup IA: Değiştirici faktörler yok Grup IB: Değiştirici faktörler var |
Grup IIIA: Pseudomonas riski yok Grup IIIB: Pseudomonas riski var |
|
Takip yeri | AYAKTAN TEDAVİ | HASTANEDE TEDAVİ | YOĞUN BAKIMDA TEDAVİ |
Grup I
Hastaneye yatış ölçütlerini taşımayan ayakta tedavi edilebilecek hastaları kapsar. Grup IA’da klinik tablo tipik pnömoniye uyuyorsa pnömokok pnömonisi olasılığı yüksektir. Değiştirici faktör ve yakın zamanda antibiyotik kullanım öyküsü de yoksa amoksisilin veya doksisiklin başlanması uygun olur. Atipik/tipik ayrımı yapılamıyorsa makrolid kullanılması daha uygundur. Grup IB olguları değiştirici faktörlerden en az birini taşırlar. Enterik gram negatif basil ve karma infeksiyon olasılığı nedeniyle antibiyotik seçenekleri değişmektedir. Bu grupta ikinci veya üçüncü kuşak oral sefalosporin veya beta laktamaz inhibitörleri (amoksisilin + klavulanat) önerilir. Atipik etken düşünülüyorsa tedaviye makrolid veya doksisiklin eklenmelidir. Beta-laktam + makrolid tedavisi planlanan hastalarda tek başına yeni florokinolon kullanılabilir.
Toplum Kökenli Pnömoni Antibiyotik Önerileri 2019 ATS/IDSA Kılavuzu
Kılavuzun tamamını indirmek için tıklayınız.
1- Komorbiditeleri veya antibiyotiğe dirençli patojenler için risk faktörleri olmayan sağlıklı ayaktan yetişkinler için öneriler
- Amoksisilin 1gr günde üç kez (güçlü öneri, orta düzeyde kanıt kalitesi) veya
- Günde iki kez 100 mg doksisiklin (şartlı öneri, düşük kanıt kalitesi) veya
- Bir makrolid
– Azitromisin ilk gün 500 mg ve sonra 250 mg/gün veya
– Klaritromisin, günde iki kez 500 mg veya
– Klaritromisin uzun salınımlı tablet günde 1000 mg/gün), Sadece makrolidlere karşı pnömokok direnci <% 25 olan bölgelerde (şartlı öneri, orta derecede kanıt)
2- Kronik kalp, akciğer, karaciğer, böbrek hastalığı, diyabet, alkolizm, malignite gibi hastalıkları olan veya splenektomi öyküsü olan ayaktan tedavi edilecek yetişkinler için; (özel bir tercih sırası olmadan)
Birden fazla tedavinin bir arada uygulanması:
- Birinci İlaç
1- Amoksisilin / klavulanat 500 mg / 125 mg günde üç kez veya
2- Amoksisilin / klavulanat 875 mg / 125 mg günde iki kez veya
3- Amoksisilin / klavulanat 875 mg 2.000 mg / 125 mg günde iki kez veya
4- Sefpoksoksim 200 mg günde iki kez veya
5- Sefuroksim 500 mg günde iki kez veya
VE
- İkinci İlaç
1- Azitromisin ilk gün 500 mg ve sonra 250 mg/ gün 250 mg, veya
2- Klaritromisin günde iki kez 500 mg veya
3- Klaritromisin uzatılmış salımlı 1000 mg günde bir kez veya
(güçlü öneri, kombinasyon tedavisi için orta kalitede kanıt)
4- Doksisiklin 100mg günde iki kez
(şartlı öneri, kombinasyon tedavisi için düşük kanıt kalitesi)
Monoterapi uygulanması:
1- Gemifloksasin 320 mg günde tek doz veya
2- Levofloksasin 750 mg günde tek doz veya
3- Moksifloksasin 400 mg günde tek doz
(güçlü öneri, orta kanıt kalitesi)
tedavi süresi 5-7 gün önerilir. Klinik düzelmeye göre tedavi uzatılabilir veya ilaç değişikliği yapılabilir.
Pnömoni iyileşme hızı klinik tabloya göre değişmektedir. Özellikle hastanın izlemi süresince ortaya çıkabilen bazı komplikasyonlar iyileşme süresini uzatmak yanında morbidite ve mortalitenin artışına da neden olmaktadır. Bu komplikasyonlar;
• Nekroz, akciğer absesi
• Parapnömonik sıvı
• Pnömotosel
• Pnömotoraks
• Bronkoplevral fistül
• Hiler ve mediastinal lenfadenopati
• Erişkin solunum sıkıntısı sendromu (ARDS)
• İyileşmede gecikme, tekrarlayan pnömoni
• Fibrotik sekel değişiklikler
• Bronşektazi
• İnfeksiyonun göğüs duvarı ve mediasten, perikarda yayılması
Daha fazla reçete bilgisine buradan erişebilirsiniz
Pnömoniler belirli risk faktörleri olan kişilerde daha fazla olmak üzere her yaş grubunda görülebilen, morbidite ve mortalitesi yüksek bir infeksiyon hastalığıdır. TKP ise tüm pnömonilerin büyük bir kısmını oluşturur. Pnömonilerin tanı ve tedavisi ile ilgili tüm dünyada yeterli sayıda rehber hazırlanmıştır. Bu rehberlerde önerilenler; bulunulan merkezin olanakları dahilinde tanının erken konulması, erken ampirik tedavi başlanması, korunma yöntemlerinin uygulanması ve böylelikle morbidite ve mortalitenin önlenmesidir.
- https://www.atsjournals.org/doi/full/10.1164/rccm.202201-0023ED
- https://www.solunum.org.tr/TusadData/Book/555/1712017101925-Pnomoni_Kitabi.pdf
- http://www.klinikgelisim.org.tr/eskisayi/2008-4/16.pdf
- https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK526116/
- http://www.klinikgelisim.org.tr/eskisayi/2008-4/16.pdf
- https://radiopaedia.org/articles/lobar-pneumonia?lang=us
- https://www.thoracic.org/about/newsroom/press-releases/journal/2019/ats-idsa-publishes-clinical-guideline-on-community-acquired-pneumonia.php