Pilonidal Sinüs Hastalığı Acil Yaklaşım

0
1697

Bu İçerik Sadece Aboneler İçindir

Bu içeriğin kilidini açmak için lütfen abone olun.

Pilonidal sinüs, genellikle sakrokoksigeal bölgede gluteal yarıkta kendini gösteren ve oldukça yaygın görülen bir hastalıktır. Akıntılı bir sinüs veya apse ile ortaya çıkar. Etiyolojisi tam olarak bilinmemekle birlikte, son yıllarda hastalığın edinsel olduğu kabul edilmektedir ve kronik bir seyir izlemektedir.

Hastalar çoğunlukla asemptomatik olmakla birlikte, ana başvuru şikayetleri genellikle gluteal yarıkta apse ve akıntıdır. Hastalık en yüksek insidansa 15-25 yaşlar arasında ulaşmakta olup, hastaların %80’ini erkekler oluşturmaktadır.

Risk faktörleri arasında erkek cinsiyet, obezite, uzun süre oturma, travma, kötü hijyen ve lokalize hirsutizm bulunmaktadır. Hastalığın tanısı, anüsün yaklaşık 4-5 cm üzerinde akıntılı bir sinüsün fizik muayenede görülmesi ile konur.

Günümüzde pilonidal sinüs hastalığının tedavisinde temel cerrahi yaklaşım, hastalıklı bölgenin tamamen eksize edilmesidir. Eksizyon sonrası oluşan defekt, çeşitli tekniklerle kapatılmaktadır.

ANATOMİ

Pilonidal sinüs, genellikle sakrokoksigeal bölgede (kuyruk sokumu) yerleşim gösterir. Bu anatomik bölge, gluteal yarığın orta hattında, anüsün 4-5 cm üzerinde bulunur ve aşağıdaki yapılarla ilişkilidir:

1. Anatomik Bölge: Sakrokoksigeal Alan

  • Yerleşim: Pilonidal sinüs, sakral kemiğin alt kısmı ile koksiks (kuyruk sokumu kemiği) arasında yer alır.
  • Derinlik: Genellikle yüzeysel bir deri altı sinüs yapısıdır, ancak ilerleyen durumlarda daha derin dokulara yayılabilir.

2. Yapısal Özellikler

  • Gluteal Yarık: Pilonidal sinüs, gluteal yarığın derinliğinde, cilt altı dokuda gelişir. Bu bölge, deri kıvrımlarının oluşturduğu sıcak ve nemli bir ortam nedeniyle enfeksiyona yatkındır.
  • Sinüs Kanalları: Sinüs kanalları, deri altındaki kıl ve keratin gibi yabancı maddelerin birikimiyle oluşur. Bu kanallar genellikle enfekte olabilir ve apse gelişimine yol açabilir.

3. Riskli Yapılar

  • Kıl Folikülleri: Gluteal yarıkta bulunan kıllar, pilonidal sinüsün oluşumunda temel faktörlerden biridir.
  • Cilt Altı Yağ Dokusu: Sinüs genellikle bu doku içinde gelişir ve enfeksiyon durumunda çevredeki yağ dokusuna zarar verebilir.

ETİYOLOJİ

Pilonidal sinüs hastalığının etiyolojisi, konjenital ve edinsel olmak üzere iki farklı teori ile açıklanmıştır:

1. Konjenital Teori

Pilonidal sinüslerin, medüller kanalın artığı olarak geliştiği düşünülmüştür. Bu teoriye göre, embriyolojik artıklar sinüslerin oluşumunda rol oynar.

2. Edinsel Teori (Karydakis Teorisi)

Günümüzde edinsel etiyoloji daha fazla kabul görmektedir. Karydakis, hastalığın oluşumunda etkili olan üç ana faktörü tanımlamıştır:

  1. Zorla giren serbest kıl: Çevreden kopan serbest kıllar, gluteal yarığa girer.
  2. Sürtünme kuvvetleri: Gluteal yarıktaki sürtünme, kılların cilt altına itilmesine neden olur.
  3. Cildin yaralanabilir özelliği: Doğumsal yarığın derinlerindeki hassas cilt yapısı, yaralanmaya yatkındır.

Sürtünme kuvvetleri kılları gluteal yarık derinliğine iter. Kılların birikimi, yabancı cisim reaksiyonu ve enfeksiyonu tetikleyerek pilonidal hastalığa yol açar.

EPİDEMİYOLOJİ VE RİSK FAKTÖRLERİ

Pilonidal sinüs, genellikle genç erişkinlerde (15-25 yaş) görülür ve erkeklerde kadınlara göre daha sıktır (%80 erkek).

Risk Faktörleri:

  • Erkek cinsiyet
  • Obezite
  • Uzun süre oturma (Masa başı çalışanlar, şoförler)
  • Travma
  • Kötü hijyen
  • Lokalize hirsutizm (Kıl yoğunluğu)

KLİNİK

Pilonidal sinüsün tanısı, anüsün yaklaşık 4-5 cm üzerinde, intergluteal bölgede bulunan akıntılı bir sinüsün fizik muayene sırasında görülmesiyle konur. Bazı hastalarda orta hattan gelişen sinüsler asemptomatik olabilir.

Semptomatik pilonidal sinüs genellikle kendisini ağrılı apse ile gösterir. Bu durumda sakrokoksigeal bölgede kızarıklık, şişlik ve hassasiyet gözlenir. Apse, sekonder traktuslar oluşturarak kendiliğinden drene olabilir ya da insizyon ve drenaja ihtiyaç duyabilir.

TEDAVİ

Acil servise başvuran hastalarda tedavi, hastalığın semptomatik olup olmamasına ve komplikasyonların varlığına göre farklı yaklaşımlar içerir.

Apse Drenajı

Apse oluşmuş hastalarda acil drenaj gereklidir. Akut pilonidal apsenin ayaktan lokal anestezi ile insizyon ve drenajı konusunda görüş birliği mevcuttur. Apsenin haç şeklinde insizyon ve insizyonun köşelerinden yapılan küçük eksizyonlarla yeterli drenaj sağlanır.

Antibiyotik Tedavisi

Pilonidal apselerde anaerobik türler (%61.6) ve deri florası (%20) sıklıkla görülür.

  • Metronidazol: Anaerobik organizmalara karşı.
  • Penisilin veya Sefalosporin: Deri florası (streptokok, stafilokok) için.
  • Ko-amoksiklav (Amoksisilin-Klavulanat): Her iki grubu kapsayan alternatif.

Cerrahi Tedavi

Pilonidal sinüsün cerrahi tedavisi, sinüs dokusunun tamamen çıkarılması ve yaranın kapatılması üzerine odaklanır.

Başlıca cerrahi yöntemler şunlardır:

  • Sinüsektomi: Sinüs traktlarının eksize edilmesi (Minimal invaziv).
  • Eksizyon ve Açık Bırakma: Yara açık bırakılarak kendiliğinden iyileşmesi sağlanır (Düşük nüks, uzun iyileşme).
  • Eksizyon ve Primer Kapama: Yara dikilerek kapatılır (Hızlı iyileşme, yüksek nüks).
  • Flep Cerrahisi (Karydakis veya Limberg Flep): Doku transferi ile kapatma (İyi estetik, düşük nüks).

Cerrahi Olmayan Yöntemler

  1. Kıl Temizliği: Tıraş veya lazer epilasyon.
  2. Fenol Uygulaması: Apse bulunmayan durumlarda etkili olabilir.
  3. Fibrin Yapıştırıcı: Kronik hastalıklarda yardımcı tedavi.

ÖRNEK REÇETE

Daha fazla reçete bilgisine buradan ulaşabilirsiniz.

KAYNAKLAR

İLGİLİ YAZI

https://www.acilcalisanlari.com/sellulit-acil-yaklasim.html

Acil Çalışanları Premium Üyelik Acil Çalışanları Premium Fırsat DHY 2025 Acil Çalışanları

Yorum yap

Lütfen yorumunuzu yazınız!
Lütfen isminizi buraya giriniz