- Laktasyonel mastit
- Periduktal mastit
- İdiyopatik granülomatöz mastittir
- Seyrek emzirme
- Aşırı süt oluşumu
- Çabuk sütten kesme
- Tıkalı bir süt kanalı
- Meme başı çatlağı
- Anne veya çocukta hastalık
içerir. Yeterince boşaltılmayan süt durgunlaşır ve organizmalar gelişerek enfeksiyona yol açar. Bakterilerin (genellikle bebeğin ağzından veya annenin derisinden) meme ucundaki çatlaklardan süte geçtiği düşünülmektedir.
Periduktal mastitin patofizyolojisi belirsizliğini korumaktadır. Sigaranın doğrudan veya dolaylı olarak kanallara zarar vererek daha sonra nekroz ve enfeksiyona yol açarak patogenezde rol oynadığı düşünülmektedir. Skuamöz metaplazi bu durumdaki hastalarda bir bulgudur ve deskuamasyona uğramış metaplastik hücrelerin bir tıkaç oluşturarak kanalın tıkanmasına ve ardından enfeksiyona yol açabileceği düşünülmektedir. Ayrıca son zamanlarda yapılan bir çalışmada , periduktal mastitli hastalarda kontrol grubuna kıyasla daha fazla sitokin salgılandığı ( IFN- γ ve IL-12A) görülmüştür.
İdiyopatik granülomatöz mastitnin (IGM) patofizyolojisi belirsizliğini korumaktadır.Ancak en yaygın kabul gören teori, travma, bakteri veya ekstravaze süt gibi belirli bir tetikleyici tarafından başlatılan otoimmün yanıttır.
Dünya çapında, emziren kadınların %2-30’unda laktasyonel mastitis görülür. Amerika Birleşik Devletleri’nde bildirilen insidans %7 ila %10 arasında ve en fazla doğum sonrası ilk üç haftada görülür. Periduktal mastitli hastaların çoğunğu üreme çağındaki kadınlardadır ve neredeyse tamamında tütün kullanımı ile ilişkilidir. Periduktal mastit dünya çapında kadınların %5 ile %9’unda görülmektedir.
IGM çok nadirdir ve gerçek prevalansı bilinmemektedir. IGM, doğum yapmış kadınlarda, genellikle doğumdan sonraki beş yıl içinde ortaya çıkar. Etkilenen hastaların çoğu, emzirme öyküsü bildirir ve emzirmenin kesilmesinden altı ay ila iki yıl sonra semptomlar geliştirir. Ortalama başlangıç yaşı 32-34’tür.
Laktasyonel mastite en yaygın olarak deride kolonize olan bakteriler neden olur ve en yaygın olanı Staphylococcus aureus‘tur. Metisiline dirençli S. aureus (MRSA), mastitisin giderek yaygınlaşan bir nedeni haline gelmiştir ve MRSA için risk faktörleri göz önünde bulundurulmalıdır. Diğer nedensel organizmalar arasında Streptococcus pyogenes, Escherichia coli, Bacteroides türleri ve Koagülaz negatif stafilokoklar bulunur. Laktasyonel mastit için risk faktörleri arasında önceden mastitis öyküsü, meme başı çatlakları ve çatlakları, yetersiz süt drenajı, anne stresi, uykusuzluk, sıkı oturan sütyenler ve antifungal meme ucu kremlerinin kullanımı yer alır.
Periduktal mastitin nedeni net değildir. Bununla birlikte, birçok kişi, sigara içmenin, kanallara doğrudan hasar ve müteakip inflamasyon yoluyla durumun gelişimi ile ilişkili olabileceğini öne sürmektedir. Periduktal mastitli hastaların %62-85’inde kültürlerde bakteri izole edilir ve en yaygın nedensel organizmalar arasında Staphylococcus aureus , Pseudomonas aeruginosa, Enterococcus, Bacteroides ve Proteus türleri bulunur. Obezite ve diabetes mellitus da olası risk faktörleri olarak gösterilmiştir.
İdiyopatik granülomatöz mastitin (IGM) etiyolojisi belirsizliğini koruyor. Otoimmün hastalık, travma, emzirme, oral kontraseptif hap kullanımı ve hiperprolaktineminin tümü olası nedenler olarak gösterilmiştir.
IGM en sık sert, tek taraflı bir meme kitlesi ile kendini gösterir. Diğer bulgular meme başı retraksiyonu, cilt kalınlaşması, koltuk altı adenopatisi, ülserasyon ve apse oluşumunu içerebilir. Bu özelliklerin çoğu, meme kanserinin ortaya çıkan özellikleriyle örtüşür ve bu bazen erken dönemde yanlış teşhis edilebilir. IGM’li hastalar ayrıca artraljiler, episklerit ve cilt değişiklikleri dahil olmak üzere meme dışı belirtiler yaşayabilir.
Laktasyonel mastit tanısı öykü ve klinik bulgulara dayanır. Hastanın meme apsesi olabileceği endişesi varsa meme ultrasonu alınabilir. Eğer apse odağı mevcut ise USG de hipoekoik alanları görülür. Antibiyotik tedavisine yanıt vermeyen ciddi enfeksiyonu olan hastalarda, uygun antibiyotik seçimine için anne sütü kültürü faydalı olabilir. Ancak bu rutin olarak gerekli değildir. Aynı şekilde ciddi mastitisli bir hastada bakteriyemi şüphesi varsa kan kültürleri alınmalıdır. Ancak bunlar rutin çalışmanın bir parçası değildir.
Periduktal mastitis öncelikle klinik bir tanıdır. Meme ucu akıntısı varsa, ilişkili organizmaları belirlemek için gram boyama ve kültür gönderilmelidir. İlişkili bir kitle varsa ve malignite endişesi vrsa ultrason veya mamografi çekilmelidir.
İGM’nin klinik özellikleri meme kanseri ile benzer olduğu için mutlak biyopsi yapılmalıdır. Ultrason ve mamografi İGM’yi meme kanserinden ayırmada yeterli değildir. İnce iğne biyopsisi veya eksizyonel biyopsi uygulanabilir seçeneklerdir. Hiperprolaktinemi ve IGM arasında önerilen ilişki nedeniyle, bir prolaktin seviyesi gönderilebilir.
Laktasyonel mastitin ilk tedavisi doğru emzirme desteği verilerek süt akışının sağlanmasıdır. Bu yüzden öncelikle hastalar emzirmeye, pompalamaya veya elle sağmaya devam etmeye teşvik edilmelidir. Emzirme bebek için zararlı değildir, aynı zamanda sütü boşaltmanın ideal yoludur. Göğüsleri tamamen boşaltmaya devam etmenin, hem antibiyotikle hem de antibiyotiksiz tedavi edilen hastalarda semptomların süresini azalttığı gösterilmiştir. Emzirmeden veya sütü sağımadan hemen önce memeye uygulanan ısı (ılık ıslak havlu), sütün akmasını artırmaya yardımcı olabilir ve boşalmayı kolaylaştırır. Yine sağım veya emzirme sonrası memeye uygulanan soğuk kompresde ödem ve ağrının azalmasına yardımcı olabilir.
Doğru emzirme desteği %95 oranında başarı sağlansada; 12-24 saat içinde rahatlamayan, şikayetleri devam eden, sepsis bulgulrı görülen, meme başı çatlağı bulunan, kültür sonucu enfeksiyöz mastit düşündüren olgularda antibiyoterapi başlanmalıdır. Etiyolojide en sık etken stafilokokus aureus olduğu içinbuna yönelik antibiyotık başlanmalıdır. Metisiline dirençli Stafilokok aureus (MRSA) risk faktörleri olmayan hafif enfeksiyon düşünülen olgularda, dikloksasilin veya sefaleksin (Sef) ile ayakta tedavi olarak başlatılabilir. Hastanın penisiline alerjisi varsa eritromisin kullanılabilir. Hastanın MRSA enfeksiyonu için risk faktörleri varsa, tedavi seçenekleri arasında trimetoprim-sülfametoksazol (TMP-SMX) veya klindamisin bulunur. Bir aylıktan küçük bebekleri emziren kadınlarda ve sarılıklı veya prematüre bebeklerde TMP-SMX’ten kaçınılmalıdır. Bir hastanın hastaneye yatırılması gerekiyorsa, kültürler ve duyarlılıklar geri dönene kadar vankomisin ile ampirik tedavi başlatılmalıdır. Uygun ayakta tedavi süresi ile ilgili yeterli çalışma yoktur, ancak çoğu kaynak 10-14 günlük bir süre önermektedir.
Periduktal mastit ampirik olarak amoksisilin-klavulanat ile tedavi edilir. Alternatif seçenekler arasında dikloksasilin ve metronidazol veya sefaleksin ve metronidazol kombinasyonu yer alır. Eğer apse düşülüyor ise, ultrason kılavuzluğunda iğne aspirasyonu ile apse boşaltımı sonrasında antibiyotik tedavisi önerilen yönetim stratejisidir. Periduktal mastit sıklıkla tekrarlayan bir durumdur. Bir hastada tekrarlayan enfeksiyonlar varsa, iltihaplı kanalların cerrahi olarak çıkarılması gerekebilir.
Ağrı kontrolü için non-steroidal antiinflamatuar ilaçlar (NSAID’ler) kullanılabilir.
IGM’nin tedavisi tartışmalıdır. Mevcut tedavi stratejileri geniş ölçüde değişir ve gözlem, kortikosteroidler, immünosupresanlar, antibiyotikler ve ameliyatı içerebilir.
Daha fazla reçete bilgisine buradan ulaşabilirsiniz.
- https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK557782/
- https://cms.galenos.com.tr/Uploads/Article_8674/150-152.pdf
- https://cms.galenos.com.tr/Uploads/Article_42335/ejbh-9-1-En.pdf
- https://www.researchgate.net/publication/284381643_Mastitler