Alüminyum fosfit, tarım ve depolama sektöründe yaygın olarak kullanılan güçlü bir pestisittir (böcek ilacı). Ancak toksisitesi son derece yüksek olduğundan, zehirlenmeleri küresel ölçekte ciddi bir halk sağlığı sorunu oluşturur. Dünyadaki intihar vakalarının yaklaşık üçte birinde tarım ilaçları kullanıldığı bildirilmekte olup, alüminyum fosfit bunlar arasında önemli bir yere sahiptir. Gelişmekte olan ülkelerde, alüminyum fosfit zehirlenmeleri enfeksiyon hastalıklarından bile daha fazla ölüme yol açabilmektedir.
Alüminyum fosfitin bu kadar yaygın kullanılmasının temel nedenleri; ucuz olması, ürünlerde toksik kalıntı bırakmaması ve tohumun çimlenme kabiliyetini bozmamasıdır. Bu özellikleri nedeniyle özellikle tahıl ve bakliyat depolarında fumigasyon amacıyla tercih edilmektedir. 1980’lerde Hindistan’dan bildirilen ilk vakalardan bu yana, birçok bölgede en sık görülen tarım ilacı zehirlenmesi haline gelmiştir. Ayrıca fosfin gazının ani ve yüksek miktarda salınması, alüminyum fosfiti potansiyel bir “kimyasal terör” ajanı olarak da riskli kılmaktadır.
Alüminyum fosfit (AlP), havadaki nemle veya midedeki hidroklorik asitle (HCl) temas ettiğinde hızla fosfin gazı (PH₃) açığa çıkarır. Bu gaz, kısa sürede ölümcül etkiler gösteren güçlü bir solunum zinciri inhibitörüdür. Tarihsel olarak fosfin gazının II. Dünya Savaşı’nda bazı gaz odalarında kullanıldığı bilinmektedir. Fosfin gazı saf hâlde renksiz ve kokusuzdur; ancak ticari formülasyona eklenen katkı maddeleri nedeniyle genellikle çürük balık veya sarımsak benzeri keskin ve rahatsız edici bir koku hissedilir.

KULLANIM ALANI
Alüminyum fosfit, özellikle tarım ve depolama sektöründe kullanılan güçlü bir fumiganttır. Fumigant, kapalı bir ortama gaz halinde verilerek böcek, larva, yumurta, mantar veya diğer zararlıları öldürmek için kullanılan kimyasal maddeye verilen isimdir. Nem veya asitle temas ettiğinde fosfin gazı açığa çıkararak etkisini gösterir. En yaygın kullanım alanı, depolanan tahıl ve bakliyat ürünlerinde görülen zararlı böceklerle mücadeledir. Bu madde; buğday, mısır, arpa, pirinç, nohut, fasulye, mercimek gibi ürünlerin depolandığı silolarda, ambarlarda ve çuvallı depolarda zararlı kontrolü amacıyla tercih edilir. Fosfin gazı, tahıl ve bakliyat içindeki böceklerin yumurta, larva ve yetişkin evrelerine karşı etkilidir ve ürün kalite kaybını önler. Ayrıca kuru gıda depoları, lojistik ambarları, gemi ambarları ve konteynerlerde de fumigasyon amacıyla kullanılabilir. Zararlı türler arasında tahıl biti (Sitophilus granarius), pirinç biti (Sitophilus oryzae), un kurdu (Tribolium), Rhyzopertha dominica gibi depo zararlıları bulunur.
Alüminyum fosfit ayrıca bazı durumlarda kemirgen kontrolünde de kullanılabilir; ancak asıl hedefi depo zararlı böcekleridir. Kullanım sırasında fosfin gazının zehirleyici etkisi nedeniyle işlem yalnızca eğitimli ve yetkili personel tarafından yapılmalıdır. İnsanlar için son derece toksik olan bu madde, kapalı alanlarda hızlı şekilde tehlikeli düzeylere ulaşabilir. Bu nedenle fumigasyon yapılan alanlar mutlaka mühürlenmeli, havalandırılmalı ve güvenlik protokollerine uyulmalıdır.

MEKANİZMA
Mitokondri üzerindeki etkisiyle hücresel hipoksi (hücrenin oksijensiz kalması), Sitokrom C Oksidaz enziminin inhibisyonu ve yüksek derecede reaktif hidroksil radikallerinin oluşumunu içerir. En sık yutma (oral) yoluyla, nadiren soluma yoluyla zehirlenme görülür. Mideye giren tablet, asitle birleşince hızla fosfin gazı salar. Bu gaz mide-bağırsak sisteminden hızla emilir; kalp, akciğer, böbrek ve karaciğeri etkiler.
1. Fosfin Gazının Emilimi
-
Açığa çıkan fosfin gazı mide-barsak sisteminden çok hızlı emilir.
-
Kan dolaşımına geçer ve başta:
-
kalp
-
akciğer
-
karaciğer
-
böbrek
organlarında yüksek konsantrasyonlara ulaşır.
-
Bu nedenle en sık görülen ölüm nedeni kardiyotoksisite ve dolaşım kollapsıdır.
2. Ana Toksik Etki: Mitokondri Üzerinde
Fosfinin en kritik toksik etkisi hücre içi enerji üretim merkezleri olan mitokondriler üzerindedir.
🔸 a) Sitokrom C Oksidaz (Kompleks IV) İnhibisyonu
Fosfin, mitokondriyal solunum zincirinin dördüncü kompleksi olan Sitokrom C Oksidaz enzimini inhibe eder.
Bu inhibisyonun sonuçları:
-
Elektron transport zinciri durur
-
ATP sentezi azalır
-
Oksijen hücreye ulaşsa bile kullanılamaz
👉 Bu tablo hücresel hipoksi olarak adlandırılır.
(“Oksijen var ama hücre kullanamaz.”)
3. Reaktif Oksijen Türlerinin (ROS) Artışı
Sitokrom C Oksidaz inhibe olunca elektronlar mitokondride birikir. Bu biriken elektronlar oksijenle yanlış reaksiyona girerek çok toksik hidroksil radikalleri (•OH) üretir.
Bu serbest radikaller:
-
Hücre zarını parçalar
-
DNA’yı hasarlar
-
Proteinleri oksitleyerek işlevsiz hâle getirir
-
Mitokondriyi tamamen felç eder
👉 ROS artışı, fosfin zehirlenmesindeki organ yetmezliğinin temel nedenlerinden biridir.
4. ATP Kaybı ve Hücresel Çöküş
Mitokondri çalışamazsa ATP üretimi dramatik şekilde düşer.
ATP düşüklüğü, özellikle yüksek enerji ihtiyacı olan organlarda ağır tabloya yol açar:
-
Kalp: Kardiyomiyositlerde enerji yetersizliği → pompa fonksiyonu bozulur → şok, aritmi, ölüm
-
Böbrek: Akut böbrek yetmezliği
-
Karaciğer: Sitozolik hasar + transaminaz yükselmesi
-
Akciğer: Kapiller sızıntı → ARDS benzeri tablo
5. Apoptoz Başlatılması (Kaspaz-3 Aktivasyonu) ☠️
Mitokondri membranının hasarı sonucu sitokrom c sitoplazmaya sızar. Bu olay:
-
Kaspaz-3’ü aktive eder
-
Apoptozu başlatır
-
“Programlanmış hücre ölümü” gelişir
Sonuçta:
-
Kardiyomiyosit ölümü
-
Çoklu organ yetmezliği
-
Dolaşım kollapsı
-
Hızlı ölüm
görülebilir.
6. Klinik Ölüm Nedeni: Kardiyotoksisite
Fosfin zehirlenmesinde mortalitenin en büyük nedeni:
-
Miyokard depresyonu
-
Refrakter şok
-
Ventriküler aritmi
-
Kardiyojenik kollaps
olmasıdır.
Mitokondrinin felç olması → ATP üretiminin çökmesi → kalbin pompa gücü kaybolur.
KLİNİK
Spesifik değildir ve aniden başlar. Özellikle kalp ve damar dokusunu etkileyerek dirençli hipotansiyon (şok), kalp yetmezliği ve EKG bozukluklarına yol açar.

Belirtiler doza ve süreye bağlıdır.
-
Hafif Zehirlenme: Bulantı, kusma, ishal, baş ağrısı, karın ağrısı.
-
Orta-Ağır Zehirlenme: Şiddetli hipotansiyon (Tansiyon düşüklüğü), kalp yetmezliği, EKG bozuklukları, şok.
Kardiyovasküler Sistem (En Kritik Yer): Kalp kası hasarı (toksik miyokardit) ve damar felci (vazopleji) nedeniyle dirençli şok gelişir. EKG’de ST-T değişiklikleri, iletim blokları ve her türlü aritmi (Ventriküler taşikardi/fibrilasyon) görülebilir.
Solunum: Öksürük, nefes darlığı, siyanoz, akciğer ödemi ve ARDS (Akut Solunum Sıkıntısı Sendromu).
Metabolik: Laktik asit birikimine bağlı laktik asidoz.
Diğer: Bilinç genelde son aşamaya kadar açık kalabilir. Karaciğer ve böbrek yetmezliği gelişebilir. Magnezyum düşüklüğü veya yüksekliği görülebilir.
Önemli Not: Sağ kalanlarda yemek borusu darlıkları (özofagus striktürü) gibi geç komplikasyonlar gelişebilir.
TANI
Genellikle şüphe veya öyküye dayanır; ancak mide içeriği veya nefesten yapılan basit Gümüş Nitrat testi ile kolayca doğrulanabilir. Gümüş nitrat hastanın nefesine tutulduğunda fosfin gazı ile temas ettiğinde siyah renge döner.
TEDAVİ
Bilinen spesifik bir antidotu yoktur, bu yüzden tedavi destekleyicidir. Erken başvuru, resüsitasyon, zehir maruziyetini azaltma (aktif kömür veya hindistan cevizi yağı ile mide yıkama) ve yoğun bakım takibi sonuçları iyileştirebilir. Doku zehir seviyeleri düşene kadar hastayı hayatta tutmak için hızlı ve yeterli kardiyovasküler destek (kalp-dolaşım desteği) tedavinin merkezindedir.
1. İlk Değerlendirme ve Resüsitasyon
-
Güvenlik: Sağlık personeli kendi güvenliğini sağlamalıdır (Maske, eldiven). Hastadan çıkan gaz personeli zehirleyebilir.
-
ABC: Havayolu korunmalı (gerekirse entübasyon), oksijen başlanmalı, damar yolu açılmalı.
2. Zehir Maruziyetini Azaltma (Dekontaminasyon)
-
Cilt/Göz: Bol su ile yıkanmalı.
-
Mide Yıkama: Hasta geldikten sonraki ilk 1-2 saat içinde yapılmalı (Havayolu korunduktan sonra!).
-
Potasyum Permanganat (KMnO4 – 1:10.000): Fosfini toksik olmayan fosfata dönüştürür.
-
Bitkisel Yağlar / Hindistan Cevizi Yağı: Deneysel çalışmalar, yağların fosfin gazı çıkışını engellediğini göstermiştir.
-
Aktif Kömür: Fosfin çok hızlı emildiği için rutin kullanımı tartışmalıdır ama ilk saatte verilebilir. Sorbitol katartik olarak kullanılabilir.
-
3. Hemodinamik Destek (Dolaşım Desteği)
Ölüm genellikle kalp-damar çöküşünden olur.
-
Sıvı tedavisi (Santral venöz basınç takibi ile).
-
Dirençli hipotansiyonda Noradrenalin (Norepinefrin) veya Fenilefrin kullanılabilir.
-
Dopamin/Dobutamin aritmi riski nedeniyle dikkatli kullanılmalıdır.
-
İleri vakalarda İntra-aortik balon pompası (IABP) veya ECMO düşünülebilir.
4. Diğer Organ Destekleri
-
Metabolik Asidoz: Hafif-orta vakalarda veya ciddi laktik asidozda diyaliz öncesi “Bikarbonat” tedavisi önerilir. Agresif asidoz düzeltilmesinin sağ kalımı artırdığı gösterilmiştir.
-
Methemoglobinemi: Siyanoz düzelmiyorsa düşünülmeli, Metilen Mavisi ile tedavi edilmelidir.
5. Diğer Tedaviler
-
Magnezyum Sülfat: Hücre zarını stabilize ettiği ve antioksidan olduğu için önerilmiştir (Örn: 3g yükleme, sonra infüzyon). Ancak literatürde etkinliği kesin kanıtlanmamıştır, rutin kullanımı tartışmalıdır.
-
N-Asetilsistein (NAC), Melatonin, C Vitamini: Antioksidan olarak denense de insan çalışmaları yetersizdir.
PROGNOZ
Ölüm oranı %30 ile %100 arasında değişir. 1.5 gramdan fazla alım genellikle ölümcüldür.
Kötü Prognoz İşaretleri:
-
Kutusu yeni açılmış (taze) tablet alımı.
-
Kusmanın olmaması.
-
Şok (Hipotansiyon).
-
Ciddi Asidoz (pH düşüklüğü).
-
EKG anormallikleri.
-
Bilinç değişikliği.
-
Hiperglisemi (Şeker yüksekliği).
SONUÇ
Asidoz ve şok varlığı kötü prognoz (kötü gidişat) göstergesidir. Son on yılda gelişmiş yoğun bakım imkanları sayesinde sağkalım artmıştır. Antidotu olmadığı için ölüm oranı hala yüksektir (%30-100). Ancak erken müdahale, agresif yoğun bakım desteği ve doğru kardiyovasküler yönetim ile sağkalım oranları son yıllarda artmıştır.
PODCAST
SORU
KAYNAKLAR
- https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3162709/
- https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK609094/
















