Amerikan Kalp Derneği’nin (AHA) 2025 Erişkin Temel Yaşam Desteği (TYD) kılavuzu, önceki kılavuzların üzerine güncel bilimsel veriler eklenerek yeniden düzenlenmiştir. Bu bölümde, erişkin bir hastada kardiyak arresti tanımaktan, acil yanıtı başlatmaktan, yüksek kaliteli Kardiyopulmoner Resüsitasyon (KPR:CPR) uygulamaktan ve OED kullanmaktan oluşan temel yaşam desteğinin tüm kritik adımlarını birlikte gözden geçireceğiz.
Ayrıca erişkinde yabancı cisim hava yolu tıkanıklığı ile ilgili öneriler de güncellenmiş olup, bu kılavuzda yeni uygulamalar net bir şekilde tanımlanmıştır.
2025 kılavuzunun önemli yeniliklerinden biri de, solunum ya da kardiyak arrest sırasında opioid antagonistlerinin (ör. nalokson) kullanımının erişkin TYD algoritmalarına dâhil edilmesidir. Bu konu ile ilgili daha detaylı açıklamalar, kılavuzun “Bölüm 10: Erişkin ve Pediatrik Özel Resüsitasyon Durumları” kısmında ele alınmaktadır.
Kısacası, bu bölümde sizlere erişkin temel yaşam desteğinin yapı taşlarını anlaşılır ve uygulamaya dönük bir anlatımla aktaracağız.
Eve Götürülecek 10 Temel Mesaj (Top 10 Take-Home Messages)
-
Erişkin kardiyak arrestte, yüksek kaliteli KPR güvenli ve etkili şekilde uygulanabildiği sürece, resüsitasyon genellikle hastanın bulunduğu yerde yapılmalıdır.
-
Bir erişkinde kardiyak arresti tanımladıktan sonra, yalnız kurtarıcı önce acil yanıt sistemini aktive etmeli, ardından hemen KPR’ye başlamalıdır.
-
Erişkin kardiyak arrestte, kurtarıcılar göğüs kompresyonlarını, hastanın gövdesi kurtarıcının diz hizasına gelecek şekilde uygulamalıdır.
-
Kardiyak veya kardiyak olmayan nedenli tüm erişkin kardiyak arrest olgularında, sağlık profesyonellerinin göğüs kompresyonu + ventilasyon uygulaması makuldür.
-
Kardiyak arrestte erişkin hastalara ventilasyon verilirken, yalnızca göğüs hareketi oluşturacak kadar tidal volüm verilmesi; hipoventilasyon ve hiperventilasyondan kaçınılması önerilir.
-
Erişkin kardiyak arrest hastalarında mekanik KPR cihazlarının rutin kullanımı önerilmez.
-
Normal solunumu olmayan ancak nabzı olan erişkinlerde, kurtarıcıların her 6 saniyede 1 nefes (dakikada 10 soluk) vermesi uygundur.
-
Obez erişkin kardiyak arrest hastalarında KPR, normal kilolu hastalardaki aynı tekniklerle uygulanmalıdır.
-
Şiddetli yabancı cisim hava yolu tıkanıklığı (FBAO) olan erişkinlerde, nesne çıkana veya hasta yanıtsız hale gelene kadar kurtarıcılar 5 sırt darbesi + 5 abdominal itiş döngülerini uygulamalıdır.
-
Erişkin kardiyak arrest sırasında kurtarıcıların KPR uygularken kişisel koruyucu ekipman (KKE) kullanması uygundur.
Giriş
Hastane dışı kardiyak arrest (OHCA), Amerika’da yılda yaklaşık 356 bin yetişkini etkileyen ve sağ kalım oranı hâlâ düşük olan ciddi bir durumdur. Vaka sayıları eyaletten eyalete değişse de tablo nettir: Kardiyak arrest gelişen birçok kişi hastaneye ulaşamadan hayatını kaybediyor.
COVID-19 döneminde bu oranlar daha da kötüleşmiştir.
CARES (Cardiac Arrest Registry to Enhance Survival), Amerika’da hastane dışı kardiyak arrest vakalarının sonuçlarını takip etmek için kurulmuş ulusal bir veri tabanıdır ve bu vakaları izlemektedir.
2024 verilerine göre:
-
Hastane taburculuğuna kadar sağ kalım: %10,5
-
İyi nörolojik sonuç: %8,2
-
Tanık KPR oranı: %47,7
-
Tanık AED kullanımı: %7,9
Vaka dağılımı da önemlidir:
-
Çoğu evde,
-
Yalnızca %18’i kamuya açık alanlarda gerçekleşiyor.
Bu oranlar bize şunu söylüyor: Toplum KPR bilmezse, hastanın şansı çok azalıyor.
Aynı durum hastane içinde de geçerli. ABD’de yılda yaklaşık 292 bin yetişkin IHCA = Hastane İçi Kardiyak Arrest (In-Hospital Cardiac Arrest) yaşanıyor ve COVID döneminde sağ kalım %26,7’den %18,8’e kadar düşmüş durumda. Pandemi sonrası toparlanma olsa da eşitsizlikler hâlâ sürüyor.
Neden Bu Kadar Önemli?
Erişkin kardiyak arrestte hayat kurtaran iki şey var:
-
Erken ve yüksek kaliteli KPR
-
Hızlı defibrilasyon
Ama maalesef toplumda KPR bilen kişi oranı çok düşük: yalnızca %18.
Yani herkes KPR bilse, aslında binlerce kişiyi hayatta tutabiliriz.
AHA’nın Hedefi Ne?
AHA 2030 yılı için iki büyük hedef belirledi:
-
Tanık KPR oranını %50’nin üzerine çıkarmak
-
EMS (Emergency Medical Services) yani Türkiye için Acil Tıbbi Hizmetler veya 112 Acil Sağlık Hizmetleri gelmeden önce OED (Otomatik Eksternal Defibrilatör) kullanılan arrest oranını %20’nin üzerine çıkarmak
Bu hedeflere ulaşmak için sadece klinisyenlerin değil, toplumun tamamının bilinçlenmesi gerekiyor.
Temel Yaşam Desteği Neden Kritik?
“Yaşam Zinciri” içinde yer alan ilk halkalar tamamen temel yaşam desteğine dayanıyor:
-
Kardiyak arresti tanı
-
Acil yanıt sistemini devreye sok
-
Göğüs kompresyonuna başla
-
Ventilasyon uygula
-
AED ile defibrilasyon yap
Bu aşamalar doğru yapılmazsa,
ileri yaşam desteği — ilaçlar, ritim yönetimi, gelişmiş airway — etkisini gösteremez.
Bu nedenle kılavuzların tamamında vurgulanan nokta şudur:
👉 Yüksek kaliteli temel yaşam desteği = Hayat kurtaran temel taş
Bu Bölümde Ne Öğreneceğiz?
Acil Çalışanları ekibi olarak bu bölümde, 2025 AHA kılavuzunu sade bir dille anlatarak şu konuları netleştireceğiz:
-
Kardiyak arrestin hızlı tanınması
-
Acil yanıtın doğru şekilde başlatılması
-
Yüksek kaliteli KPR’in pratik uygulaması
-
AED’nin doğru ve hızlı kullanımı
-
Yabancı cisim tıkanmalarında yeni öneriler
-
Naloksonun yer aldığı yeni algoritmalar
Kısacası:
Erişkin temel yaşam desteğinin tüm kritik adımlarını, AHA 2025 güncellemeleriyle birlikte anlaşılır bir dille aktaracağız.
Kılavuzun Kapsamı
2025 Erişkin Temel Yaşam Desteği (TYD) Kılavuzu;
eğitimli veya eğitimsiz halktan kurtarıcıları ve sağlık profesyonellerini kapsar.
Dünya genelinde hastane öncesi ve hastane içi acil bakım sistemlerinin çok farklı olduğu göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır.
Bu kılavuz, yalnızca kardiyak arrest yönetimini değil; aynı zamanda:
-
Solunum arresti
-
Yabancı cisim hava yolu tıkanıklığı (FBAO)
gibi ani yaşamı tehdit eden tüm durumların yönetimini ele alır.
Bir kişinin kardiyak arrest sırasında ergenlik belirtileri varsa, bu kişi erişkin kabul edilir ve Erişkin Temel Yaşam Desteği Kılavuzu uygulanır.
Çocuk ve bebek hastalara yönelik öneriler ise
“Bölüm 6: Pediatrik Temel Yaşam Desteği” bölümünde ayrıntılı olarak verilmiştir.
Yetişkin Temel Yaşam Desteği ve Yabancı Cisimle Tıkanma İçin Güncellenmiş AHA Algoritmaları
2025 Kılavuzlarında kaynak olarak üç algoritma sunulmuştur.
-
Şekil 1: Sağlık profesyonelleri için Yetişkin Temel Yaşam Desteği Algoritması artık hem solunum durması hem de kardiyak arrest için opioid antagonistlerinin kullanımını içermektedir.
-
Şekil 2: Yeni bir yetişkin temel yaşam desteği algoritması, lay kurtarıcılar (tıp dışı kişiler) için yaklaşımı göstermektedir.
-
Şekil 3: Yabancı cisimle hava yolu tıkanmasının (FBAO) değerlendirilmesi ve tedavisi için yeni bir algoritma sunulmuştur.
Şekil 1. Sağlık Profesyonelleri için Erişkin Temel Yaşam Desteği Algoritması.
OED, otomatik eksternal defibrilatörü;
İYD, ileri yaşam desteğini;
KPR ise kardiyopulmoner resüsitasyonu ifade eder.

Şekil 2. Halktan Kurtarıcılar için Yetişkin Temel Yaşam Desteği Algoritması.
OED: Otomatik Eksternal Defibrilatör
KPR: Kardiyopulmoner Resüsitasyon

Şekil 3. Yetişkin Yabancı Cisimle Hava Yolu Tıkanıklığı Algoritması.
TYD: Temel Yaşam Desteği
KPR: Kardiyopulmoner Resüsitasyon
FBAO: Yabancı cisimle hava yolu tıkanıklığı

Kardiyak Arrestin Tanınması İçin Öneriler
| Kardiyak Arrestin Tanınması İçin Öneriler | ||
|---|---|---|
| COR | LOE | Öneriler |
| 1 | C-LD | 1. Bir yetişkin bilinçsiz veya yanıtsız ise ve hiç nefes almıyor ya da anormal soluyorsa (örn. agonal solunum), eğitimsiz bir kurtarıcı bu kişinin kardiyak arrestte olduğunu varsaymalıdır. |
| 1 | C-LD | 2. Bir yetişkin bilinçsiz veya yanıtsız ise ve hiç nefes almıyor ya da anormal soluyorsa (örn. agonal solunum), sağlık profesyoneli 10 saniyeden uzun olmayacak şekilde nabız kontrolü yapmalıdır. Kesin bir nabız alınamıyorsa hasta kardiyak arrest kabul edilmelidir. |
Özet
Kardiyak arrestin tanınması özellikle hastane dışı ortamlarda zor olabilir. Nabzın doğru şekilde tespit edilmesi tüm kurtarıcı seviyeleri için güçtür; bu durum göğüs kompresyonlarının başlatılmasında ve acil tıbbi yardım sisteminin etkinleştirilmesinde gecikmelere yol açabilir. Bu nedenle halkan (tıp dışı) kurtarıcılar tarafından tanı, nabız kontrolünden ziyade bilinç düzeyi ve solunum çabasına dayanmalıdır. Sağlık profesyonellerinin ise kardiyak arresti tanımada nabız kontrolünü bir bileşen olarak kullanmaları teşvik edilir; ancak 10 saniye içinde nabız kesin olarak hissedilemiyorsa hızlı şekilde KPR’ye başlanması önerilir.
Öneriye Özel Destekleyici Metin
Hastanın bilinçsizlik ve yok veya anormal solunum açısından değerlendirilmesi, kardiyak arrestte olan hastaların önemli bir kısmının hızla tanımlanabildiğini göstermiştir.
Agonal solunum, yavaş, düzensiz, solunumu sağlayamayan gasping şeklindeki soluklardır. Lay kurtarıcılar agonal solunumu sıklıkla “anormal solunum”, “horlama tarzı solunum” veya “gasping” gibi ifadelerle tanımlar.
Agonal solunum yaygındır; hastane dışı kardiyak arrestlerde (OHCA) %40–60 oranında görülür ve arrest süresi uzadıkça azalır.
Agonal solunumun varlığı, halktan kurtarıcıların hastayı kardiyak arrest olarak tanımamasının sık bir nedenidir⁶ ve göğüs kompresyonlarının başlamasında gecikmelere yol açabilir.
Buna karşılık, **kardiyak arrestte olmayan bilinçsiz bir hastaya göğüs kompresyonu uygulamanın zararı çok düşüktür.**
Kardiyak arrest hastasına KPR uygulamanın faydası, arrestte olmayan bir kişiye yanlışlıkla kompresyon uygulamanın riskinden çok daha fazladır.
KPR’nin başlangıcında ve ardışık KPR döngüleri arasında nabız kontrolü yapılması, uzamış gecikmelere neden olabilir. Sağlık profesyonelleri sıkça nabız kontrolünde çok uzun zaman harcar ve nabzın olup olmadığını belirlemede zorlanırlar.
Bununla birlikte, dolaşımın varlığını değerlendirmede solunum, öksürük veya hareketin nabız kontrolüne üstün olduğuna dair bir kanıt yoktur.
Bu nedenle, sağlık profesyonellerinin nabzı hızlı bir şekilde kontrol etmeleri ve 10 saniye içinde nabız kesin olarak palpe edilemiyorsa hemen kompresyona başlamaları önerilmektedir.
Halk Kurtarıcı (Eğitimsiz veya Eğitimli) KPR’un Başlatılması
| Resüsitasyonun Başlatılması İçin Öneriler: Halktan Kurtarıcı (Eğitimsiz veya Eğitimli) | ||
|---|---|---|
| COR | LOE | Öneriler |
| 1 | B-NR | 1. Kardiyak arrest olduğu düşünülen erişkinlerde, tüm halktan kurtarıcılar göğüs kompresyonu uygulamalıdır. |
| 1 | B-NR | 2. Bir erişkinde kardiyak arresti tanımladıktan sonra, yalnız kurtarıcı önce acil yanıt sistemini (112) aktive etmeli, ardından derhal KPR’ye göğüs kompresyonlarıyla başlayarak devam etmelidir. |
| 1 | C-LD | 3. Kardiyak arrestteki erişkinlerde, yanında cep telefonu bulunan yalnız kurtarıcı acil yanıt sistemini (112) aramalı ve hemen göğüs kompresyonlarıyla KPR uygulamaya başlamalıdır. |
| 2a | B-R | 4. KPR uygulama eğitimi almış halktan kurtarıcılar için, erişkin kardiyak arrestte göğüs kompresyonlarına ek olarak ventilasyon (nefes verme) uygulanması makul kabul edilir. |
| 2a | C-LD | 5. Kişisel koruyucu ekipman (KKE) hemen erişilebilir olduğunda, erişkin kardiyak arrestte KPR sırasında kurtarıcıların KKE kullanması makuldür. |
Özet
Kardiyak arrest için Yaşam Zinciri’nin ilk halkası, acil müdahale sisteminin hızlı şekilde etkinleştirilmesidir. Çoğu halktan (tıp dışı) kurtarıcının eller serbest (hands-free) özelliğine sahip cep telefonları olduğundan, bir halktan kurtarıcı hem KPR uygulayıp hem de acil yardım çağrısını neredeyse eş zamanlı olarak gerçekleştirebilir. Alternatif olarak, ikinci bir halktan kurtarıcı 112’yi aramakla görevlendirilebilir.
Acil müdahale sisteminin etkinleştirilmesi,
-
telekomünikatör (çağrı merkezi) eşliğinde KPR verilmesini,
-
kalabalık kaynaklı uygulamalar üzerinden diğer halktan kurtarıcıların bilgilendirilmesini,
-
ve acil sağlık hizmetleri ekibinin yönlendirilmesini sağlar.
Hastane dışı kardiyak arrestte (OHCA) hasta sonuçlarını iyileştirmek için göğüs kompresyonlarına derhal başlanması kritik öneme sahiptir. Eğitimli olmayan veya soluk vermek istemeyen halktan kurtarıcılar için sadece göğüs basısı uygulamak uygun bir yaklaşımdır.
Bununla birlikte, göğüs basısı + soluk verme yaklaşımı yetişkinlerde yalnızca basıya göre daha iyi sonuçlar sağlayabileceğinden, KPR eğitimi almış kurtarıcıların göğüs basılarına ek olarak soluk vermeleri teşvik edilir.
Kişisel koruyucu ekipman (KKE), bazı bulaşıcı hastalıklara karşı önemli bir bariyer oluşturur; ancak halkyan kurtarıcıların KKE’ye erişimi sınırlı olabilir.
Öneriye Özel Destekleyici Metin
Göğüs kompresyonlarına hemen başlanması, kardiyak arrestten sağ kalımı etkileyen en güçlü müdahalelerden biridir.
Japonya’da ulusal düzeyde yalnızca göğüs basısı KPR’nin yaygınlaştırılması, OHCA sonrası nörolojik olarak iyi sağ kalım oranlarında artış ile ilişkili bulunmuştur; muhtemelen daha fazla halktan kurtarıcının KPR uygulamasından dolayıdır.
Bilinçsiz fakat kardiyak arrestte olmayan yetişkinlerde manuel göğüs kompresyonu uygulamanın ciddi bir zararla ilişkili olmadığı, çeşitli gözlemsel çalışmalarda gösterilmiştir.
Bu nedenle potansiyel fayda, arrest olmayan bir kişiye yanlışlıkla kompresyon uygulama riskinden çok daha fazladır.
17.461 hastayı içeren büyük bir gözlemsel çalışmada,
-
112’den önce KPR başlanması ile
-
112’den sonra KPR başlanması
arasında hastaneden taburculuk açısından fark bulunmamıştır.
Bu öneri,
-
acil tıbbi yanıt ekibinin zamanında yönlendirilmesi,
-
telekomünikatör desteğinin CPR kalitesini artırmadaki değeri
gibi pratik hususlara önem vermektedir.
Çoğu cep telefonundaki eller serbest (hands-free) hoparlör modu, acil çağrı ve KPR’nun neredeyse eş zamanlı yapılmasını kolaylaştırabilir.
Telefonun hemen erişilebilir olmadığı durumlarda, KPR başlamadan önce acil yardım çağrısında gecikmeye ilişkin karar, yerel koşullara göre değişebilir; ancak zamanında KPR’nun önemi mutlaka vurgulanmalıdır.
Birçok gözlemsel çalışma ve bir büyük randomize kontrol çalışmanın (RCT) ikincil analizinde, göğüs basısı + ventilasyon uygulanan hastalarda, yalnızca göğüs basısı KPR uygulananlara göre daha iyi sonuçlar bildirilmektedir.
Diğer gözlemsel çalışmalar ise iki yöntem arasında fark bulmamıştır.
Ancak potansiyel yarar göz önüne alındığında, eğitimli halktan kurtarıcılar, göğüs basılarına soluk eklemeye teşvik edilmelidir.
KKE’nın KPR performansına etkisi de önemli bir konudur.
Her ne kadar KPR sırasında hastalık bulaşması nadir olsa da, COVID-19 pandemisi özellikle solunum yolu virüslerine karşı kurtarıcıların korunmasının önemini artırmıştır.
KPR aerosol üreten bir işlem kabul edildiğinden, KKE kullanımı standart hâle gelmiştir.
Kurtarıcının güvenliği en üst düzeyde önem taşır; ancak KKE giymek KPR başlangıcında gecikmeye neden olabilir ve KKE kullanımı KPR performansını olumsuz etkileyebilir veya kurtarıcı yorgunluğunu artırabilir.
2023 yılında yapılan bir sistematik derleme ve meta-analizde:
-
Simüle kardiyak arrestte KKE giymenin sağ kalımı değiştirmediği (1 klinik çalışma)
-
KPR performansını değiştirmediği (17 maket çalışması) bulunmuştur.
Aynı meta-analizde birleştirilmiş iki çalışmada, KKE ile yapılan KPR’da kurtarıcıların daha fazla yorgunluk yaşadığı gösterilmiştir.
Daha fazla bilgi için “Bölüm 10: Resüsitasyonun Özel Durumları (Yetişkin ve Pediatrik)” bölümüne bakılabilir.
Sağlı Personeli KPR’un Başlatılması
| Resüsitasyonun Başlatılması: Sağlık Profesyoneli | ||
|---|---|---|
| COR | LOE | Öneriler |
| 1 | C-LD | 1. Erişkin kardiyak arrest sırasında, yalnız bir sağlık profesyoneli ventilasyona başlamadan önce göğüs kompresyonlarıyla resüsitasyona başlamalıdır. |
| 2a | C-LD | 2. Kardiyak veya kardiyak olmayan nedenli tüm erişkin kardiyak arrest hastalarında, sağlık profesyonellerinin göğüs kompresyonları ve ventilasyon uygulaması makuldür. |
Özet
2010 KPR ve ECC Kılavuzları, eğitimli kurtarıcılar için önemli bir değişiklik içeriyordu:
Göğüs kompresyonlarının başlatılmasını geciktirmemek için CPR dizisinin soluk → dolaşım yerine dolaşım → hava yolu → solunum (C-A-B) sırasıyla başlatılması önerildi.
Sağlık profesyonelleri kompresyon ve ventilasyon vermek üzere eğitildiklerinden, yetişkin temel yaşam desteği sırasında her ikisini de etkili şekilde sağlayabilirler.
Öneriye Özel Destekleyici Metin
Yetişkinlerde dolaşım → hava yolu → solunum (C-A-B) yaklaşımı, 2024 ILCOR sistematik derlemesi tarafından desteklenmektedir.
Göğüs kompresyonları başlatıldıktan sonra, eğitimli tek kurtarıcı ağızdan-maske veya balon-maske (BVM) aracılığıyla soluk vererek oksijenasyonu ve ventilasyonu sağlar.
Maket çalışmalarında gösterilmiştir ki:
-
Göğüs kompresyonlarıyla başlamak,
-
Ventilasyonla başlamaya göre,
**ilk göğüs basısı, ilk soluk verme ve ilk KPR döngüsünün tamamlanması için geçen süreyi belirgin şekilde kısaltmaktadır.**
Birçok çalışma, kardiyak arrestte yetişkin hastalara göğüs kompresyonlarına ek olarak ventilasyon verilmesinin, sadece göğüs kompresyonu yapılanlara kıyasla daha iyi sonuçlar sağladığını göstermiştir.
Uzun süre yardımsız (assisted olmayan) ventilasyon olmadan göğüs basısı vermek, CPR süresi uzadıkça arteriyel oksijen içeriği azaldığı için konvansiyonel KPR’a (bası + ventilasyon) göre daha az etkili olabilir. Bu durum özellikle asfiksiye bağlı kardiyak arrest ortamında önemlidir.
Sağlık profesyonelleri eğitimleri ve klinik değerlendirme yetenekleri sayesinde, kurtarma eylemlerinin sonraki basamaklarını arrestin olası nedenine göre uygun şekilde uyarlayabilirler.
Hava Yolunun Açılması
| Kardiyak Arrestte Erişkinlerde Havayolunun Açılması İçin Öneriler | ||
|---|---|---|
| COR | LOE | Öneriler |
| 1 | C-EO | 1. Bilinçsiz (yanıtsız) erişkin hastalarda, servikal omurga yaralanması şüphesi yoksa, baş-geri çene-kaldır manevrası ile havayolu açılmalıdır. |
| 2a | C-LD | 2. Bazal kafa kırığı bilinen/şüphelenilen veya ciddi koagülopatisi olan erişkinlerde, orofaringeal airway kullanılması, nazofaringeal airway’e göre daha uygundur. |
| 2b | C-EO | 3. Orofaringeal veya nazofaringeal airway gibi havayolu yardımcılarının kullanımı, öksürük veya gag refleksi olmayan bilinçsiz erişkinlerde ventilasyonu kolaylaştırmak için makul olabilir. |
| 3 (Fayda Yok) | C-LD | 4. Erişkin kardiyak arrestte krikoid basısının rutin kullanımı önerilmez. |
Özet
Hava yolunun açılması, bilinci kapalı olan ve solunum veya kardiyak arresti bulunan hastalar için temel yaşam desteğinin kritik bir bileşenidir.
Bilinçsiz bireylerde hava yolu tıkanıklığı çoğunlukla dilin tonus kaybı nedeniyle orofarenksin arka duvarına düşmesi sonucu oluşur. Tedavi edilmeyen hava yolu tıkanıklığı hipoksi ve hiperkapniye yol açarak kardiyak arresti tetikleyebilir veya resüsitasyon çabalarını engelleyebilir.
Orofaringeal (OPA) ve nazofaringeal (NPA) airway gibi hava yolu yardımcıları, dil ile farenks arasında açıklık oluşturarak hava yolu açıklığını artırabilir. Ancak bu cihazların;
-
yüz travması şüphesi olan hastalarda (NPA),
-
gag refleksi korunmuş hastalarda (OPA)
kontrendike olduğu unutulmamalıdır.
Travma mevcutsa veya şüphe ediliyorsa servikal omurga yaralanması olasılığı da dikkate alınmalıdır.
Ayrıca krikoid basısının (Sellick manevrası);
-
yarar sağladığına dair kanıt olmadığı,
-
balon-maske ventilasyonu sırasında trakeaya hava girişini engelleyebileceği
gösterilmiştir.
Öneriye Özel Destekleyici Metin
Baş geri çene kaldır (head tilt–chin lift) manevrası, hava yolunu açmada etkili bir tekniktir ve bu etki çeşitli kardiyak arrest dışı klinik ve radyolojik çalışmalarda gösterilmiştir (Şekil 4).
Kardiyak arrest sırasında baş-geri–çene-kaldır ile diğer hava yolu manevralarını karşılaştıran bir çalışma yoktur.

Şekil 4 — Baş Geri–Çene Kaldır Tekniği ile Hava Yolunun Açılması
(Head Tilt–Chin Lift)
Bu manevra dilin geriye düşmesini önleyerek hava yolunu açmayı hedefler.
Orofaringeal airway (OPA) kullanımının, bilinen veya şüpheli baziler kafatası kırığı ya da ciddi koagülopatisi olan hastalarda nazofaringeal airway’e göre üstünlüğü klinik çalışmalarla değerlendirilmemiştir.
Ancak OPA kullanımı, nazofaringeal airway (NPA) yerleştirilirken ortaya çıkabilecek intrakraniyal geçiş riskini azaltır. Baziler kafatası kırığı olan hastalarda nazofaringeal airway’in intrakraniyal yerleştiğinin bildirildiği iki olgu mevcuttur.
OPA ve NPA, dilin hava yolunu tıkamasını engelleyerek hava yolunun açık kalmasını ve uygun ventilasyonu kolaylaştırabilir.
Yanlış yerleştirme, dilin daha geriye itilmesine bağlı hava yolu tıkanmasına neden olabilir.
Bir retrospektif çalışmada, OPA veya NPA gibi hava yolu yardımcılarının balon-maske ventilasyonu ile birlikte kullanılması, hastane içi kardiyak arrest (IHCA) vakalarında nörolojik iyileşme oranlarını artırdığı bildirilmiştir.
Krikoid basınının kardiyak arrest hastalarında ventilasyonu kolaylaştırdığına veya aspirasyon riskini azalttığına dair kanıt yoktur.
Kardiyak arrest dışı hastalarda bazı çalışmalar, krikoid basınının balon-maske ventilasyonu sırasında aspirasyon ve gastrik insuflasyonu azaltmada koruyucu olabileceğini göstermiştir.
Ancak diğer çalışmalar ve yakın tarihli bir sistematik derleme, krikoid basınının aspirasyonu azaltmadığını ve ileri hava yolu yerleşimini zorlaştırabileceğini ortaya koymuştur.
Baş ve Boyun Travması Sonrası Hava Yolunun Açılması
| Baş ve Boyun Travmasında Havayolunun Açılması İçin Öneriler | ||
|---|---|---|
| COR | LOE | Öneriler |
| 1 | C-EO | 1. Baş ve boyun travması olan erişkinlerde, eğitimli kurtarıcılar baş ekstansiyonu yapmadan çene itme (jaw thrust) manevrası ile havayolunu açmalıdır. |
| 1 | C-EO | 2. Baş ve boyun travması olan bir erişkinde, çene itme manevrası ve havayolu yardımcıları ile havayolu açılamıyorsa, baş-geri çene-kaldır manevrası kullanılmalıdır. |
| 3 (Zararlı) | C-LD | 3. Baş ve boyun travması olan erişkinlerde, eğitim almamış halk kurtarıcılarının sert servikal immobilizasyon cihazları kullanması önerilmez; yanlış kullanım zararlı ol |
Özet
Baş veya boyun travması bulguları olan bir yetişkinde servikal omurga yaralanması bulunabilir.
Eğitimli kurtarıcılar, baş-geri–çene-kaldır manevrasına kıyasla baş ve boyun hareketini daha az artırdığı için, hava yolunu açmak için öncelikle çene itme manevrasını (jaw thrust) denemelidir.
Eğer çene itme manevrası ve bir hava yolu yardımcı cihazının (OPA/NPA) yerleştirilmesi ile hava yolu açılamıyorsa, oksijenasyon ve ventilasyonun kritik önemi nedeniyle eğitimli kurtarıcılar baş-geri–çene-kaldır manevrasını kullanarak hava yolunu açmalıdır.
2025 kanıt incelemesi sırasında bu konuya ilişkin yeni bir kanıt saptanmamıştır.

Öneriye Özel Destekleyici Metin
Bilinçsiz bir kişinin baş veya boyun travması varsa, servikal omurga yaralanması olasılığı bulunmaktadır.
Bu nedenle eğitimli kurtarıcılar, hava yolunu açmak için baş-geri–çene-kaldır yerine çene itme manevrasını kullanmalıdır.
CPR sırasında hava yolu açıklığını sürdürmek ve yeterli ventilasyon ile oksijenasyonu sağlamak birincil önceliktir.
Eğer çene itme manevrası ve hava yolu yardımcı cihazlarının kullanımı etkisiz kalırsa, hava yolunu açmak için baş-geri–çene-kaldır manevrası gerekli olabilir.
Baş ve boyun travması olsa bile, kardiyak arrest hastasında hava yolunun açık tutulmasının önemi, omurga yaralanmasının kötüleşme riskinden daha üstündür.
Manuel servikal hareket kısıtlaması, hasta bakımı sırasında servikal omurga hareketini azaltabilir ve eş zamanlı olarak uygun ventilasyon ve hava yolu kontrolünün sağlanmasına izin verebilir.
Baş ve boyun yaralanması mevcut olduğunda, lay kurtarıcılar manuel servikal hareket kısıtlamasını sürdürmeli, ancak sert servikal collar (boyunluk) gibi rijit immobilizasyon cihazlarını kullanmamalıdır.
Sert servikal immobilizasyon cihazları,
-
hava yolu açıklığının korunmasını zorlaştırabilir,
-
yeterli ventilasyon sağlamayı güçleştirebilir.
KPR için Pozisyonlama ve Konumlandırma
| CPR İçin Pozisyonlama ve Konumlandırma Önerileri | ||
|---|---|---|
| COR | LOE | Öneriler |
| 1 | B-NR | 1. Erişkin kardiyak arrestte, göğüs kompresyonları mümkün olduğunda hastanın gövdesi kurtarıcının diz hizasında olacak şekilde uygulanmalıdır. |
| 1 | C-LD | 2. Erişkin CPR’da, bir elin ayası sternumun alt yarısına yerleştirilir, diğer el ilk elin üzerine konur ve eller üst üste gelecek şekilde tutulur. |
| 1 | C-EO | 3. Erişkin kardiyak arrestte, yüksek kaliteli CPR güvenli ve etkili uygulanabildiği sürece, resüsitasyon hastanın bulunduğu yerde başlatılmalıdır. |
| 2a | C-LD | 4. Erişkin CPR için, göğüs kompresyonlarını geciktirmemek şartıyla, sert bir zemin üzerinde ve hasta sırtüstü pozisyondayken uygulamak tercih edilir. |
| 2b | C-LD | 5. Kurtarıcılar göğüs kompresyonu uygularken, baskın elini sternum üzerine yerleştirmeyi düşünebilir. |
| 2b | C-LD | 6. Yüzüstü (prone) pozisyonda kardiyak arrest gelişen erişkinlerde, hastayı güvenli şekilde sırtüstü pozisyona çevirmek makul olabilir. Bu mümkün değilse, yüzüstü pozisyonda CPR uygulanması değerlendirilebilir. |
Hava Yolunun Açılması – Göğüs Kompresyonu Kalitesi ve Kurtarıcı Pozisyonu
(High-Quality CPR for Adults)
Özet
Yüksek kaliteli resüsitasyon, spontan dolaşımın geri dönmesi (ROSC) ve sağkalım dahil kardiyak arrest sonuçlarını iyileştirmek için hayati öneme sahiptir. Göğüs kompresyonunun etkinliği, kurtarıcının el pozisyonu, vücut pozisyonu ve hastanın konumu optimize edilerek artırılabilir (Şekil 5 ve 6).
Şekil 5. Göğüs kompresyonu için kurtarıcı pozisyonu ve el yerleşimi

Şekil 6. Göğüs kompresyonu için yan görünümde kurtarıcı pozisyonu ve el yerleşimi

Öneriye Özel Destekleyici Metin
Kurtarıcının hasta ile ilişkili pozisyonu, göğüs kompresyonlarının kalitesini etkiler.
Birçok simülasyon-temelli karşılaştırmalı RCT, maket üzerinde yerde diz çökerek veya yatak üzerinde diz çökerek yapılan kompresyonların, ayakta durarak yapılan kompresyonlara kıyasla daha iyi kompresyon derinliği sağladığını göstermiştir.
Sedye üzerinde KPR gereken durumlarda, sedyenin hareket etmesi, yer darlığı ve ambulans içindeki sınırlı alan nedeniyle klasik yan pozisyonda kompresyon yapmak çoğu zaman uygunsuz veya tehlikeli olabilir. Bu nedenle kurtarıcı, sedye üzerinde KPR uygularken bacaklarını hastanın her iki yanına açarak hastanın üzerine binme pozisyonu alabilir.
Bu tekniğe Straddling CPR denir.
Hastanın üzerine bacak atarak yapılan KPR (straddling), ayakta yürürken veya sedye hareket halindeyken yapılan KPR’na göre daha kaliteli kompresyon sağlar.
Ancak özellikle hareket eden bir sedye üzerinde diz çökmek veya bacak atmak, kurtarıcı güvenliği açısından değerlendirilmeli ve risk–fayda dengesi gözetilmelidir.
124 kişilik orta ölçekli bir RCT, dar bir alanda gerçekleştirilen lateral konvansiyonel KPR ile straddling KPR arasında fayda farkı bulmamıştır.
İki çalışma, maketin gövdesinin kurtarıcının diz seviyesinden en fazla 10 cm aşağıda olmasının kompresyon derinliğini artırdığını göstermiştir.
Kurtarıcıyı yükseltmek için basamak (step stool) kullanılması da göğüs kompresyonu kalitesini artırmaktadır.
İki RCT, diz çökerek yapılan CPR’da, basamak kullanmaya göre biraz daha iyi kompresyon derinliği ve recoil olduğunu göstermiştir.
El Yerleşimi (Hand Position)
2020 ILCOR sistematik incelemesi, resüsitasyon süreci ve sonuçları üzerinde el yerleşiminin etkisini inceleyen 57 hastalık 3 çalışma belirledi.
Güncel kanıt güncellemesinde yeni çalışma saptanmadı.
Sonuç farkı görülmemekle birlikte:
-
2 çalışma, sternumun alt üçte birinden yapılan kompresyonlarda,
-
tepe arter basıncı,
-
ortalama arter basıncı,
-
end-tidal CO₂ değerlerinin sternumun orta kısmına göre daha iyi olduğunu bildirdi.
-
-
Bir çalışma fark bulmadı.
Radyolojik incelemeler, sol ventrikülün genellikle meme uçları arasındaki çizginin altında, sternumun alt yarısına denk geldiğini göstermektedir.
Ancak meme ucu hattının altına çok inildiğinde, ksifoid üzerinde kompresyon yapılması riski vardır ve bu etkisiz olabilir.
Hasta Taşınmalı mı? – KPR Öncesi Pozisyonlandırma
En yüksek öncelik, güvenli ve yüksek kaliteli KPR’ın hemen başlatılmasıdır.
Hastanın bulunduğu yerde kurtarıcı güvenliği sağlanabiliyor ve yeterli kompresyon verilebiliyorsa, KPR doğrudan olduğu yerde başlatılmalıdır.
KPR başlangıcındaki gecikme, kötü sonuçlarla ilişkilidir.
OHCA telefon destekli KPR çalışmasında, hastayı yeniden pozisyonlama nedeniyle %41 vakada gecikme yaşandı ve bu gecikme olan grupta taburculuğa kadar sağkalım anlamlı derecede düşüktü.
Bu öneri, taşıma zamanlamasıyla ilgili değildir; yalnızca KPR öncesi gereksiz pozisyonlandırmayı engellemeyi amaçlar.
Sert Zemin – Backboard Kullanımı
Sert bir yüzey, yeterli kompresyon derinliği sağlama olasılığını artırır.
Maniken çalışmalarını içeren yakın tarihli bir sistematik derleme:
-
Hastane içi KPR’da sırt tahtası kullanımını önermektedir.
Ayrıca:
-
havası indirilmiş dinamik yataklarda,
-
yatak üreticilerinin “KPR modu”nda
kompresyon derinliği artabilir.
Optimal kompresyonlar için en etkili yüzey, yer (sert zemin) olarak gösterilmiştir.
Baskın El Kullanımı
Sternuma baskın eli yerleştirmek, kompresyon kalitesini artırabilir.
-
101 kişilik bir RCT
-
225 kişilik bir gözlemsel çalışma
baskın el sternumda olduğunda kompresyon kalitesinin daha iyi olduğunu göstermiştir.²⁵–²⁷
59 kişilik bir diğer RCT’de anlamlı fark bulunmasa da yine baskın el yerleşimi lehine bir eğilim görülmüştür.²⁸
Prone (Yüzüstü) Pozisyonda CPR
Hasta yüzüstü pozisyondayken kardiyak arrest gelişebilecek bazı durumlar vardır (örneğin cerrahi müdahale sırasında veya COVID-19 solunum yetmezliği tedavisi sırasında prone pozisyon).
Birçok olgu sunumu, yüzüstü pozisyonda CPR uygulandığını göstermiştir.
ILCOR’un 2021 sistematik incelemesi:
-
Ameliyathanede veya yoğun bakımda prone pozisyonda kardiyak arrest gelişen 20 yetişkin hasta bildirdi.
-
Yüzüstü pozisyonda CPR uygulanan 12 hastanın tamamında ROSC ve taburculuğa kadar sağkalım gerçekleşti.
-
CPR öncesi supin pozisyona çevrilen 8 hastada ise ROSC oranı %37,5, taburculuk sağkalımı %29 bulundu.
Göğüs Kompresyonu Fraksiyonu ve Duraklamalar
| Göğüs Kompresyonu Fraksiyonu ve Duraklamalar İçin Öneriler | ||
|---|---|---|
| COR | LOE | Öneriler |
| 1 | C-LD | 1. Erişkin kardiyak arrestte, şok öncesi ve şok sonrası göğüs kompresyonu duraklamaları mümkün olduğunca kısa olmalıdır. |
| 1 | C-LD | 2. Nabız kontrolü 10 saniyeden uzun sürmemeli ve kesin nabız hissedilemiyorsa göğüs kompresyonlarına hemen dönülmelidir. |
| 2a | B-R | 3. Şok sonrası ritim kontrolü için CPR’ı durdurmak yerine göğüs kompresyonlarına hemen devam etmek makuldür. |
| 2a | B-R | 4. İki veya daha fazla kurtarıcı varsa, göğüs kompresyonu uygulayan kişinin yaklaşık her 2 dakikada bir (veya 30:2 oranında 5 döngü CPR’dan sonra) değiştirilmesi makuldür. |
| 2a | C-LD | 5. İleri havayolu olmayan erişkinlerde, iki nefes (her biri 1 saniyelik) vermek için kısa duraklamalar yapılması makuldür. |
| 2b | C-LD | 6. Erişkin kardiyak arrestte CPR uygulanırken, göğüs kompresyonu fraksiyonunun en az %60 olması makul olabilir. |
| 2b | C-LD | 7. İleri yaşam desteği ortamı dışında, invaziv monitörizasyon yoksa CPR sırasında nabız kontrolünün yararına dair yeterli veri yoktur. |
Özet
Yüksek kaliteli KPR, kardiyak arrestten sağkalımı artıran en önemli müdahalelerden biridir. Yüksek kaliteli KPR’nun temel özellikleri şunlardır:
-
Kompresyon hızının uygun olması
-
Kompresyon derinliğinin yeterli olması
-
Her kompresyondan sonra göğsün tam geri dönmesine (recoil) izin verilmesi
-
Aşırı ventilasyondan kaçınmak
-
Ve en önemlisi: Göğüs kompresyonlarındaki kesintilerin en aza indirilmesidir.
Kardiyak arrest sırasında dolaşımı sağlayan temel güç göğüs kompresyonlarıdır.
Kompresyonlara verilen aralar, koroner perfüzyon basıncının neredeyse anında düşmesine yol açar; bu durum ROSC olasılığını azaltır.
Ventilasyon için durmalar veya nabız kontrolü gibi bazı aralar gerekli olsa da, ara sayısı ve süresinin minimumda tutulması kritik önemdedir.
Göğüs kompresyon fraksiyonu (CCF), resüsitasyon boyunca hastanın ne kadar süre kompresyon aldığı zaman oranını ifade eder.
Öneriye Özel Destekleyici Metin
-
Resüsitasyon sırasında kompresyon yapılan sürenin (CCF) artırılması, hastanın hayatta kalma olasılığını belirgin şekilde yükseltir.
Araştırmalar özellikle şoklanabilir ritme sahip (VF/nVT) hastalarda şunu göstermiştir:
-
CCF ne kadar yüksekse, yani kompresyonlara ne kadar az ara verilirse,
hastanın hayatta kalma ve ROSC gelişme ihtimali o kadar artar.
Ayrıca:
-
Şok çevresindeki (peri-şok) duraklamaların kısa olması,
ROSC oranlarının daha yüksek olmasına katkı sağlar.
Kompresyonlara ne kadar az ara verirsen, hasta o kadar iyi cevap verir.
Özellikle VF/pulseless VT gibi şoklanabilir ritimlerde bu etki çok daha belirgindir. -
-
Nabız kontrolü ve ritim kontrolü, göğüs kompresyonlarındaki duraksamaların yaygın nedenleridir ve CCF’yi azaltabilir.
Hasta ile ilgili faktörler, çevresel koşullar ve lojistik engeller nabız kontrolünü zorlaştırabilir.
Gözlemsel çalışmalar, nabız kontrolünün çoğu zaman 10 saniyeden uzun sürdüğünü, bu durumun CCF’yi daha da düşürdüğünü göstermiştir. -
Şoktan hemen sonra göğüs kompresyonlarına başlanması, daha kısa peri-şok arası ve resüsitasyon boyunca daha yüksek hands-on time (CCF) sağlar.
1000’den fazla hastanın dahil edildiği iki RCT, defibrilasyondan sonra ritmi analiz etmek için CPR’ın durdurulmasının sağkalımı artırmadığını göstermiştir.
Gözlemsel çalışmalar, şok sonrası kompresyonların gecikmesinin ROSC’u azalttığını göstermiştir. -
Göğüs kompresyon derinliği, KPR’nun 90–120. saniyesinden sonra azalmaya başlar; ancak bu süre içinde kompresyon hızı belirgin olarak azalmaz.
Maketlerle yapılan randomize bir çalışmada, kompresyon yapan kişinin 1 dakikada bir değiştirilmesi ile 2 dakikada bir değiştirilmesi arasında yüksek kaliteli kompresyon oranı açısından fark bulunmamıştır.
Bu nedenle, kompresyon yapan kişinin her 2 dakikada bir değiştirilmesi mantıklıdır, çünkü bu yaklaşım kompresyon kalitesini korur ve ritim analizi için doğal bir duraklama sağlar. -
Ventilasyon için verilen araların mümkün olduğunca kısa tutulması, CCF’nin yüksek kalmasına ve resüsitasyon sonuçlarının iyileşmesine yardımcı olur.
Ancak yeni kanıtlar, 30:2 kompresyon-ventilasyon oranında verilen solukların çoğunun etkisiz olduğunu göstermektedir.
ROC verilerinin analizinde, etkili ventilasyonların duraklamaların yarısından azında sağlandığı tespit edilmiştir.
Ayrıca, etkili ventilasyon oranı %50’den düşük olan hastalarda:-
ROSC,
-
Hastaneden taburculuğa kadar sağkalım,
-
Nörolojik olarak iyi sağkalım
oranları daha kötü bulunmuştur.
-
-
KPR’daki kesintilerin azaltılması ve CCF’nin en az %60 seviyesinde tutulması, birçok gözlemsel çalışmada daha iyi sonuçlarla ilişkilendirilmiştir.
2015 tarihli sistematik bir derleme, çalışmalar arasında heterojenlik olduğunu; bazı çalışmaların, ancak hepsinin değil, yüksek CCF’nin taburculuk sağkalımını artırdığını göstermiştir.
İki çalışmada, yüksek CCF’nin sağkalım olasılığını azalttığı bildirilmektedir.⁵
2020’de ROC verilerinin retrospektif analizi, şoklanamaz ritme sahip ve CCF’si ≥%40 olan hastalarda yüksek CCF ile ROSC arasında ilişki bulmuş, ancak sağkalım ile ilişki bulmamıştır.
Kompresyon hızı ve derinliği ile defibrilasyon, hava yolu yönetimi ve ilaçlar gibi işlemler de önemlidir ve CCF ile etkileşebilir.
%60 CCF minimum hedef olarak kabul edilir, ancak yüksek performanslı ekipler %80’in üzerinde CCF sağlayabilir. -
CPR’daki kesintiler yalnızca sonucu iyileştirdiği kanıtlanmış müdahaleler için yapılmalıdır.
Bu aşamada, CPR sırasında nabız kontrolü yapılmasıyla ilgili önerileri desteklemek veya reddetmek için yeterli veri bulunmamaktadır.
Göğüs Kompresyon Derinliği ve Hızı
| Erişkin Kardiyak Arrestte Göğüs Kompresyonu Derinliği ve Hızı İçin Öneriler | ||
|---|---|---|
| COR | LOE | Öneriler |
| 1 | B-NR | 1. Manuel KPR sırasında erişkinlerde göğüs kompresyonları en az 5 cm olacak şekilde yapılmalı, ancak 6 cm’den daha derine inmekten kaçınılmalıdır. |
| 2a | B-R | 2. Erişkin kardiyak arrestte, KPR kalitesinin gerçek zamanlı optimize edilebilmesi için görsel-işitsel geri bildirim cihazlarının kullanılması uygundur. |
| 2a | B-NR | 3. Erişkin kardiyak arrestte, göğüs kompresyon hızının dakikada 100–120 olması uygundur. |
| 2a | C-LD | 4. Kompresyonlar arasında göğüs duvarının tamamen geri dönmesine izin verilmesi faydalıdır. |
| 2b | C-EO | 5. Kompresyon ve gevşeme sürelerinin eşit olacak şekilde uygulanması uygun olabilir. |
Özet
Yüksek kaliteli CPR’ın temel bileşenleri; kesintilerin en aza indirilmesi, optimal hız ve derinlikte kompresyon uygulanması, göğsün tam geri dönüşüne izin verilmesi ve aşırı ventilasyondan kaçınılmasıdır.³⁴,⁵⁶,⁵⁷
Retrospektif gözlemsel birçok çalışma bulunsa da, CPR kalite hedeflerini doğrudan inceleyen prospektif çalışmalar veya randomize kontrollü çalışmalar sınırlıdır.
Ayrıca kanıtlar, CPR bileşenlerinin (örneğin hız ve derinlik) birbirleriyle etkileşime girdiğini ve bu nedenle tek başına izole şekilde değerlendirilmesinin karmaşık olduğunu göstermektedir. Bu sınırlılıklar, CPR kalitesi bileşenlerinin önemini azaltmamakta; aksine ideal CPR performansının belirlenmesi için daha fazla araştırma gereksinimini ortaya koymaktadır.
Öneriye Özel Destekleyici Metin
👉 Kompresyon Derinliği
2020 ILCOR kapsam incelemesi, göğüs kompresyon derinliğini inceleyen 10.700’den fazla hastayı içeren 12 çalışma belirlemiştir.
Bazı çalışmalar, kompresyon derinliği ≥5 cm olduğunda hastaneden taburcu sağkalımının daha iyi olduğunu;
<4 cm olduğunda daha kötü olduğunu göstermiştir.
Gözlemsel araştırmalar ayrıca aşırı derin kompresyonların (>6 cm) sağkalımı azalttığını düşündürmektedir.
👉 CPR Sırasında Geribildirim Cihazları (Audio-visual Feedback)
2024 ILCOR kapsam incelemesi, CPR sırasında gerçek zamanlı sesli-görsel geribildirim veren cihazların kullanımına yönelik önceki önerileri teyit etmiş, ancak çalışmalarda metodolojik sınırlılıklar olduğunu belirtmiştir.
Birçok çalışma, geribildirim cihazlarını geniş bir kalite iyileştirme programının parçası olarak kullanmıştır.
Yakın tarihli bir sistematik derleme ve meta-analiz, bu cihazların kullanımının:
-
ROSC oranlarını artırdığını,
-
Hastaneden taburcu sağkalımını iyileştirdiğini,
ancak iyi nörolojik sonuçla sağkalım üzerinde etkisi olmadığını göstermiştir.
İHKA’da yapılan bir randomize klinik çalışma, kompresyon derinliği ve recoil için işitsel geribildirimin taburcu sağkalımını %25,6 oranında artırdığını bildirmiştir.
👉 Kompresyon Hızı
2020 ILCOR incelemesi, kardiyak arrestli yetişkin hastalarda kompresyon hızını inceleyen 11 gözlemsel çalışma belirlemiştir.
13.700’den fazla hastayı içeren üç çalışma, 100–119/dk kompresyon hızının daha düşük veya daha yüksek hızlara kıyasla daha iyi taburcu sağkalımı sağladığını bildirmiştir.
Bir randomize çalışma, 100/dk ile 120/dk hızları arasında sağkalım farkı göstermemiştir.
Bir çalışmada (n=222), 121–140/dk hızlarında ROSC oranlarının 100–120/dk hızlarına göre daha yüksek olduğu görülmüştür.
Ancak yazım ekibi öneri oluştururken ROSC yerine sağkalımı daha önemli kabul etmiştir.
👉 Göğsün Geri Dönüş Hızı (Release Velocity)
İki gözlemsel çalışma karışık sonuçlar göstermiştir:
-
Bir çalışma, >400 mm/sn göğüs geri dönüş hızının daha iyi sağkalımla ilişkili olduğunu bildirmiştir.
-
Diğer çalışma herhangi bir fayda göstermemiştir.
Domuz çalışmaları, kurtarıcı göğse yaslandığında koroner perfüzyonun azaldığını göstermektedir.
👉 Göğüs Bası / Recoil Döngü Süresi (Duty Cycle)
2020 Kılavuzları, pratikte uygulanabilir olması nedeniyle kompresyon ve dekompresyon süresinin eşit olduğu %50 duty cycle önermiştir.
Ancak gerçek klinik veriler:
-
Hastane dışı VF arresti vakalarında gözlenen ortalama duty cycle %39’dur.
-
Birçok hayvan çalışması, %50’den daha düşük duty cycle ile daha iyi kan akımı ve sonuçlar bildirmiştir.
Yine de en ideal duty cycle bilinmemektedir ve mevcut kanıtlar öneriyi değiştirmek için yeterli değildir.
Bu konu bilgi boşluğu olarak tanımlanmış ve daha fazla araştırma gerektirmektedir.
Ventilasyon ve Kompresyon–Ventilasyon Oranı
| Erişkin Kardiyak Arrestte Ventilasyon Temelleri İçin Öneriler | ||
|---|---|---|
| COR | LOE | Öneriler |
| 2a | C-LD | 1. İleri havayolu olmayan erişkin kardiyak arrest hastalarında, solunumun ağızdan ağza, ağızdan maske ile veya balon-valf-maske (BVM) ile verilmesi uygundur. |
| 2a | C-LD | 2. Erişkin kardiyak arrest hastasına ventilasyon verirken, göğüs kafesinin gözle görülür şekilde yükselmesini sağlayacak tidal volüm verilmesi uygundur. |
| 2a | C-LD | 3. Balon-maske ile ventilasyon yapılan erişkin kardiyak arrest hastasında, bir kurtarıcının iki eliyle havayolunu açıp maskeyi yüzle tam temas ettirmesi, ikinci kurtarıcının ise balonu sıkması uygundur. |
| 2b | C-LD | 4. İleri havayolu olmayan erişkin kardiyak arrest hastasına solunum verilirken, her bir nefesin yaklaşık 1 saniyede verilmesi uygun olabilir. |
| 3: Zarar | C-LD | 5. Erişkin kardiyak arrest hastalarına solunum verilirken, kurtarıcılar hipoventilasyondan (çok az nefes veya çok düşük hacim) ve hiperventilasyondan (çok fazla nefes veya çok yüksek hacim) kaçınmalıdır. |
Özet
Ventilasyon, KPR sırasında kritik bir rol oynar ve daha iyi hasta sonuçlarıyla ilişkilidir.
Ancak gelişmiş hava yolu olmayan hastalarda KPR sırasında yeterli ventilasyon sağlamak zor olabilir, özellikle de balon-maske (bag-mask) ventilasyonu kullanılırken.
Balon-maskeyle ventilasyonda:
-
Maske-yüz arasındaki sızdırmazlık yeterli olmayabilir,
-
Hava akımı akciğerlere değil özofagusa kaçabilir.
Kullanılan ekipmanla verilen ventilasyon hacmini ölçmek güç olduğundan, kurtarıcılar ventilasyonun yeterli olup olmadığını göğüs kafesinin kalkıp kalkmadığını izleyerek değerlendirebilir.
Sadece göğüs kompresyonu ve pasif oksijen uygulaması yeterli ventilasyon sağlamaz.
Ayrıca göğüs kompresyonları:
-
Fonksiyonel rezidüel kapasiteyi azaltabilir,
-
Havayolu çökmesi ve atelektazi nedeniyle akciğer kompliyansını bozabilir,
-
Akciğer hasarı ve azalmış kardiyak output dâhil çeşitli komplikasyonlara yol açabilir.
Son çalışmalar, kurtarıcıların ventilasyonu çoğu zaman kılavuzlara uygun veremediğini göstermiştir.
Buna karşın, ventilasyonun etkili şekilde verildiği (30:2 KPR sırasında verilen araların %50’den fazlasında akciğerlerin şişirilebildiği) durumlarda ventilasyon + kompresyon uygulaması daha iyi sonuçlarla ilişkilendirilmiştir.
Bu bulgular, yeterli ventilasyonun hasta sonuçlarını optimize etmek için önemini vurgulamaktadır.
Öneriye Özel Destekleyici Metin
Hem ağızdan ağıza hem de balon-maskeyle ventilasyon, kardiyak arrest hastasına oksijen ve ventilasyon sağlar.
Balon-maskeye veya bazı cep maskelerine ek oksijen verilerek oksijen sunumu artırılabilir.
Ağızdan ağıza ventilasyon için:
-
Hava yolu açılır,
-
Burnu kapatılır,
-
Ağız tamamen kavranarak sızdırmazlık sağlanır,
-
Bir soluk verilir.
Bariyer cihazı kullanıldığında ağızdan–cep maskesine verilen solukların, ağızdan–yüz kalkanına verilen soluklardan daha etkili olduğu gösterilmiştir.
KPR sırasında ventilasyon özellikle zordur çünkü inspiratuar hacim veya solunum hızını ölçebilecek cihazlar sahada genellikle bulunmaz.
Buna rağmen göğüs kafesinin yükselip alçalmasını gözlemek, ventilasyonun varlığı için güvenilir bir yöntemdir.
Entübe yetişkinlerde yapılan bir çalışmada, görünür göğüs yükselmesi için yaklaşık 362–406 mL tidal hacmin (ortalama yetişkin için ~5–7 mL/kg) gerektiği bulunmuştur.
Göğüs yükselmesi, 30:2 KPR’da (kompresyonlar durduğunda) ventilasyonu yönlendirmek için yararlıdır; ancak kesintisiz kompresyon KPR’da göğüs yükselmesi gözlenemez.
Balon-maskede:
-
Maske-yüz kaçağı nedeniyle tidal hacim yetersiz olabilir,
-
Özellikle pediatrik boy balon kullanıldığında bu sorun daha belirgindir.
Buna karşın erişkin boy balon kullanılması, yetişkin kardiyak arrest hastalarında daha yüksek ROSC oranıyla ilişkilendirilmiştir.
Balon-maskeyle ventilasyon zor bir beceridir ve yeterli ventilasyon sağlamak çoğu zaman güçtür;
bunun nedeni:
-
Maske-yüz kaçağı,
-
Hava yolunun tam açılamaması olabilir.
Balon-maskeyle ventilasyon en iyi şu şekilde uygulanır:
-
2 eğitimli kurtarıcı tarafından,
-
Bir kurtarıcı hava yolunu açar ve maskeyi iki eliyle yüzüne mühürler,
-
Diğer kurtarıcı (gerekirse kompresyon yapan kişi) kompresyonlardaki duraklamalarda balonu sıkar.
Her iki kurtarıcı da göğüs kafesi yükselmesini izleyerek ventilasyonun etkili olduğunu doğrular.
İki elle maske tutma + jaw thrust tekniği,
tek elle yapılan E–C kıskaç tekniğinden daha üstündür.¹⁶,¹⁷
E–C teknikte:
-
İşaret parmağı ve başparmak “C” şeklinde maske üzerine konur,
-
Diğer üç parmak “E” şeklinde çenenin altına yerleştirilir ve mandibula yukarı çekilir.
Eğer sadece 1 kurtarıcı varsa,
-
30:2 CPR sırasında iki elli ağızdan–maske ventilasyonu kullanılabilir,
-
Ancak balon-maskeyle ventilasyon yapılacaksa maskeyi tek elle tutma tekniği gerekir.
Derin nefes almak yerine normal bir nefes almak,
-
Kurtarıcının baş dönmesini engeller,
-
Hastanın akciğerlerinin aşırı şişmesini önler.
1 saniyelik inspirasyon süresi önerisi, 30:2 KPR’daki kompresyon duraklamalarını mümkün olduğunca kısa tutmak içindir.
Aşırı ventilasyon:
-
Gastrik distansiyon,
-
Regürjitasyon,
-
Aspirasyon,
-
Kardiyak output azalması gibi sorunlara neden olabilir.
Yetersiz ventilasyon ise:
-
Zararlıdır
-
Daha düşük sağkalım oranlarıyla ilişkilidir.
Erişkin Kardiyak Arrestte Ventilasyon (Özel Durumlar)
| Erişkin Kardiyak Arrestte Ventilasyon: Özel Durumlar İçin Öneriler | ||
|---|---|---|
| COR | LOE | Öneriler |
| 2a | C-LD | 1. Hastanın ağzından ventilasyon yapmak imkânsız veya pratik değilse, ağızdan-burna ventilasyon yapılması uygundur. |
| 2b | C-EO | 2. Trakeostoması bulunan erişkin hastalarda ağızdan-stomaya veya maske–stoma ventilasyonu yapılması uygun olabilir. |
Özet
Cep maskesi ve balon-maskeyle ventilasyonda hem ağız hem de burun yolu kullanılır; ancak ağızdan ağıza ventilasyon, kurtarıcı ile hastanın ağzı arasında tam bir sızdırmazlık gerektirir.
Eğer anatomik, patolojik veya travmatik nedenlerle ağız yoluyla ventilasyon yapılamıyorsa, burun yolunun kullanılması kabul edilebilir bir alternatiftir.
Trakeal stomaya sahip kişiler de solunum veya kardiyak arrest geçirebilir ve bu durumda ventilasyona ihtiyaç duyabilir.
Eğer burun veya ağız yoluyla ventilasyon sağlanamazsa, kurtarıcı ağzını veya bir maske yüzeyi kullanarak stomadan ventilasyon verebilir.
Trakeostomi gibi transtrakeal yapay hava yolu yönetimi, bu kılavuzların kapsamı dışındadır.
2025 kanıt taraması sırasında bu konuya ilişkin yeni bir kanıt bulunmamıştır.
Öneriye Özel Destekleyici Metin – Çeviri
Ağız yoluyla ventilasyonun travma, pozisyon veya sızdırmazlık sağlama güçlüğü nedeniyle imkânsız olduğu durumlarda ağızdan buruna ventilasyon gerekebilir.
Bir olgu serisi, erişkinlerde ağızdan buruna ventilasyonun uygulanabilir, güvenli ve etkili olduğunu göstermektedir.¹⁹
Trakeal stomaya sahip erişkin bir hastada etkili ventilasyon sağlamak için, gerekli durumlarda stomadan ventilasyon verilmesi gerekebilir.
Bu şu yöntemlerle yapılabilir:
-
Ağızdan stomaya ventilasyon
-
Stomanın üzerine yerleştirilen yuvarlak pediatrik yüz maskesi ile balon-maskeyle ventilasyon
Ağızdan stomaya ventilasyonun güvenliği, etkinliği veya uygulanabilirliği konusunda yayımlanmış bir kanıt yoktur.
Laringektomi hastaları üzerinde yapılan bir çalışmada, pediatrik yüz maskesinin, standart yetişkin ventilasyon maskesine göre stomada daha iyi bir sızdırmazlık sağladığı gösterilmiştir.
Spontan Dolaşımı Olan (Solunum Arresti) Erişkinlerde Ventilasyon Önerileri
| Spontan Dolaşımı Olan (Solunum Arresti) Erişkinlerde Ventilasyon Önerileri | ||
|---|---|---|
| COR | LOE | Öneriler |
| 1 | C-LD | 1. Spontan dolaşımı (güçlü, kolay hissedilen nabız) olup solunum arresti yaşayan erişkin bir hastaya sağlık çalışanı mutlaka ventilasyon sağlamalıdır. |
| 2a | C-LD | 2. Solunum arresti olan erişkin bir hastaya her 6 saniyede 1 nefes (dakikada 10 soluk) verilmesi uygundur. Her ventilasyon, göğüsün belirgin şekilde yükselmesine neden olmalıdır. |
Özet
Ventilasyon, nabzı olan ancak nefes almayan veya etkili nefes alamayan bir kişide oksijenin dokulara taşınması ve karbondioksitin uzaklaştırılması için hayati öneme sahiptir.
Apneik (nefes almayan) bir hastaya hızla etkili ventilasyon verilmezse, kalp ve beyin gibi yüksek oksijen tüketen organlarda geri dönüşü olmayan hasar oluşabilir.
Bu duruma örnekler:
-
Opioid aşırı dozu
-
Kardiyak arrest sonrası ROSC gelişen hastalar
Nabzı olan bir kişide yalnızca 90 saniyelik apne sonrası, oksijen satürasyonu tehlikeli derecede düşebilir.
Ancak etkili ventilasyon sağlandığında oksijen satürasyonu hızla normale döner.
Öneriye Özel Destekleyici Metin
Oda havası ile genel anestezi altında olan 14 hastayı inceleyen bir çalışmada, apnenin başlamasından 90 saniye sonra oksijen satürasyonunun tehlikeli biçimde düştüğü (ortalama %62,1; aralık %43,9–%81,9) gösterilmiştir.
Solunum arresti ve hipoksi, uygun oksijenasyon ve ventilasyonla hızlı ve agresif şekilde yönetilmezse kardiyak arreste hızla ilerleyebilir.
Yeni güncellenen 2024 Boğulma Resüsitasyon Kılavuzları, kardiyak arrest gelişmeden suda ventilasyon desteği verilmesinin, sudan çıkarıldıktan sonra CPR başlanmasına kıyasla daha iyi sonuçlarla ilişkili olduğunu göstermiştir.
Yoğun bakımda apneik yetişkin hastalar üzerinde yapılan bir randomize çalışmada:
-
Dakikada 10 soluk hızında balon-maskeyle ventilasyon verilmesi,
-
Hiç ventilasyon verilmeyen gruba kıyasla,
entübasyon öncesi ciddi hipoksik olayların azalmasıyla ilişkili bulunmuştur.
Kullanılan tidal hacim, görünür göğüs yükselmesine yetecek düzeydeydi.
Kardiyak arrest sırasında normokapni (normal ventilasyon düzeyi) için tam olarak hangi solunum sıklığının gerektiğini rehberlik edecek yeterli veri yoktur.
Ancak hastane içi bir çalışmada şu bulgular görülmüştür:
-
Hipokapni (aşırı ventilasyon),
-
Şiddetli hiperkapni (yetersiz ventilasyon),
-
Hipokapni–hiperkapni arasında dalgalanan düzensiz ventilasyon,
1 ay sonunda kötü nörolojik sonuçlarla daha yüksek oranda ilişkili bulunmuştur.
Erişkin Kardiyak Arrestte Kompresyon : Ventilasyon Oranı Önerileri
| Erişkin Kardiyak Arrestte Kompresyon : Ventilasyon Oranı Önerileri | ||
|---|---|---|
| COR | LOE | Öneriler |
| 2a | B-NR | 1. Gelişmiş hava yolu yerleştirilene kadar, 30 kompresyon + 2 ventilasyon döngüleriyle KPR uygulamak uygundur. |
| 2b | C-LD | 2. Gelişmiş hava yolu olmayan erişkin kardiyak arrest hastalarında, sağlık çalışanları asenkron ventilasyon ile devamlı göğüs kompresyonu uygulamayı düşünebilir. |
Özet
Yetişkin KPR’ı uygulamak için literatürde birkaç farklı strateji tanımlanmıştır.
Temel olarak iki ana yaklaşım vardır:
-
Ventilasyon için ara verilen kompresyonlar
(örneğin 30 kompresyon : 2 ventilasyon oranı) -
Sürekli göğüs kompresyonları
(asenkron ventilasyonlu veya ventilasyonsuz)
Öneriye Özel Destekleyici Metin
1 ve 2. Bulgular
Çalışmaların çoğu, sürekli göğüs kompresyonları ile ventilasyon araları verilen standart KPR (30:2) arasında hasta sonuçları açısından belirgin bir fark göstermemektedir.
-
Asfiksi dışı kardiyak arrestlerde yapılan 4 RCT’nin sistematik inceleme ve meta-analizinde, halk kurtarıcılarının uyguladığı kesintili KPR’un, sürekli kompresyonlara (dakikada 100 kompresyon) göre hastaneden taburculuk sağkalımının daha düşük olduğu gösterilmiştir. (Ancak bu çalışmaların 3’ünde oran 15:2 idi.)
-
Sahada çalışan sağlık profesyonelleri açısından bakıldığında:
30:2 KPR, sürekli kompresyon + asenkron ventilasyon yöntemine göre
daha yüksek ROSC, hastaneye kabul sağkalımı ve nörolojik olarak iyi sonuç ile ilişkilendirilmiştir.
Ancak hastaneden taburculuk sağkalımı açısından fark yoktur. -
Resuscitation Outcomes Consortium’un büyük çalışmasında (26.810 yetişkin, travma dışı OHCA, ileri havayolu yok):
-
EMS ekipleri protokole uygun uyguladığında, sürekli kompresyon + asenkron ventilasyon, 30:2 KPR’a göre daha düşük sağkalım olasılığı ile ilişkilendirilmiştir.⁷
-
Eksik veri düzeltildikten sonra ise genel sağkalım farkı istatistiksel olarak anlamlı değildir.
-
Ventilasyonun Gözlenebilirliği
Sürekli göğüs kompresyonları sırasında asenkron soluk verildiğinde, göğüs kompresyonları durmadığı için:
-
Göğüs yükselmesi görülemez
-
Bu nedenle ventilasyonun yeterliliği değerlendirilemez
Yeni çalışmalar, resüsitasyon sırasında verilen ventilasyonların çoğunun yeterli hacimde olmadığını göstermektedir.⁸
Bu nedenle, yazım kurulu:
👉 30:2 CPR sırasında göğüs yükselmesini gözleyebilme avantajını dikkate almıştır.
Erişkin Kardiyak Arrestte Defibrilasyon Pedlerinin Yerleştirilmesi
| Erişkin Kardiyak Arrestte Defibrilasyon Pedlerinin Yerleştirilmesi İçin Öneriler | ||
|---|---|---|
| COR | LOE | Öneriler |
| 2a | C-LD | 1. Defibrilasyon pedlerinin çıplak göğüs üzerine anterolateral veya anteroposterior pozisyonda yerleştirilmesi ve erişkinlerde 8 cm’den büyük elektrot kullanılması uygundur. |
| 2b | C-EO | 2. Defibrilasyon pedleri yerleştirilirken sütyenin tamamen çıkarılması yerine konumunun hafifçe düzeltilmesi uygun olabilir. |
Özet
Defibrilasyon için ped veya paddle kullanımı, cilt ile doğrudan temas gerektirir.
Hazır jel kaplı pedler veya elektrolit jel kullanımı, elektrik akımının miyokarda iletimini artırarak daha etkili enerji aktarımı sağlar.
Ped yerleşimi, enerji akımının vektörünün miyokarda — özellikle VF’nin sık köken aldığı sol ventriküle — yönlendirilmesi açısından kritiktir.
Anterior–lateral ped yerleşimi kullanıldığında:
-
Lateral pedin orta aksiller hatta yerleştirilmesi,
-
Çok fazla öne (anteriora) konmaması önemlidir (Şekil 7).
Şekil 7 – Elektrot ped yerleşimi Defibrilasyon için elektrot ped yerleşimi

Ped veya paddle boyutu da impedansı (direnci) etkiler; bu nedenle erişkinlerde daha büyük ped/paddle kullanılması uygundur.
Pedlerin veya padddle’ların çıplak göğse uygulanması gerekliliği, kadınlarda halk erişimli defibrilasyon oranlarının erkeklere kıyasla belirgin ölçüde düşük olmasına katkıda bulunan bir faktör olabilir.
Sutyenin tamamen çıkarılması yerine konumunun düzeltilmesi,
-
kadının göğsünü açma konusundaki rahatsızlığı azaltabilir,
-
müdahalede bulunan kişinin uygunsuz dokunma veya cinsel saldırı suçlamasından çekinmesini engelleyebilir.
Öneriye Özel Destekleyici Metin
Anterolateral, anteroposterior, anterior-sol infraskapular ve anterior-sağ infraskapular elektrot yerleşimlerinin, supraventriküler ve ventriküler aritmilerin tedavisinde benzer derecede etkili olduğu gösterilmiştir.
207 hastada (toplam 1023 şok) yapılan yakın tarihli bir önce-sonra çalışmasında,
anterior–lateral ile anterior–posterior ped yerleşimi arasında şok başarısı açısından fark bulunmamıştır (%82,1’e karşı %82,2).
İkinci bir çalışmada, anterior–posterior ped yerleşiminin anterior–lateral yerleşime kıyasla ROSC oranlarını artırdığı bildirilmiştir (olasılık oranı 2,64; %95 GA, 1,50–4,65).
Ancak hastaneden taburculuk sağkalımı veya nörolojik olarak iyi sonuç açısından fark bulunmamıştır.
Bu çalışmaların önyargı riski yüksek olabileceğinden, yazım ekibi bu bulguların doğrulanması için daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu belirtmektedir.
8–12 cm çapı içindeki daha büyük ped/paddle boyutu, transtorasik impedansı azaltır.
Klinik uygulamada kendinden yapışkanlı pedler, defibrilasyon padddle’larının büyük ölçüde yerini almıştır.
Sutyen Çıkarma Konusundaki Kanıtlar
2024 ILCOR kapsam incelemesi, kıyafetlerin çıkarılmasına ilişkin 3 çalışma belirlemiştir:
-
1 hakemli simülasyon çalışması
-
2 kongre özeti
İnceleme, sutyenin rutin olarak çıkarılmasını destekleyecek yeterli kanıt olmadığını, pedlerin sutyen çıkarılmadan, sadece konumunun ayarlanmasıyla doğrudan cilde uygulanabileceğini belirtmiştir.
Hakemli tek simülasyon çalışması, bir domuz modelinde yapılan ve kongre özeti olarak yayımlanan araştırmada, sutyenin metal telinin üzerinden ped uygulansa bile,
ilk şok başarısının %100 olduğu raporlanmıştır.
Çalışmada şu istenmeyen durumların hiçbiri gözlenmemiştir:
-
Ark oluşumu
-
Akımın yön değiştirmesi
-
Sutyenin yanması
-
Deri yanığı
Defibrilasyon Öncesi KPR
| Yetişkin Kardiyak Arestte Defibrilasyon Öncesi KPR İçin Öneriler | ||
|---|---|---|
| COR | LOE | Öneriler |
| 1 | C-LD | 1. Erişkin kardiyak arrest vakalarında, defibrilatör veya AED hastaya uygulanana kadar CPR yapılması önerilir. |
| 2a | B-R | 2. Monitörize edilmeyen erişkin kardiyak arrestlerinde, defibrilatör getirilip hazırlanırken kısa bir süre CPR yapılması makul kabul edilir. |
| 2a | C-LD | 3. Erişkin kardiyak arrestlerde, tanık olunan veya monitörize VF / nabızsız VT durumunda, defibrilatör hazırsa derhal defibrilasyon yapılması makuldür. |
Özet
Ani kardiyak arrestin nedeni ventriküler fibrilasyon (VF) veya nabızsız ventriküler taşikardi (nVT) olduğunda erken defibrilasyon, sağkalım için hayati öneme sahiptir.
Defibrilasyon, VF/pVT başladıktan hemen sonra uygulanırsa en etkili olur; özellikle şok verme süresi ne kadar kısa ise başarı o kadar yüksektir.
Ancak VF/nVT daha uzun süre devam ederse, kalbin enerji depoları tükenir ve ritim analizi öncesinde bu depoları yeniden doldurmak için bir süre KPR uygulanması, defibrilasyonun etkisini artırabilir.
Şok öncesi ve sonrası kompresyon kesintilerinin en aza indirilmesi (peri-şok dönemi) de hasta sonuçlarını iyileştirmek için kritik öneme sahiptir.
“Defibrilasyon başarısı” VF/nVT’nin sonlanmasını ifade eder; ancak bu her zaman perfüzyon sağlayan bir ritme dönüş anlamına gelmez.
Öneriye Özel Destekleyici Metin
Yüksek kaliteli KPR, kardiyak arrest hastasında en kritik müdahaledir.
-
Defibrilatör veya AED hazır olana kadar KPR’a devam edilmesi,
-
Şok çevresindeki kompresyon kesintilerinin en aza indirilmesi,
defibrilasyon başarısını ve genel hasta sonuçlarını iyileştirir.
Amsterdam ARREST kayıt sistemindeki, tanık olunan OHCA ve başlangıç ritmi VF olan hastalarda yapılan bir çalışmada:
-
İlk şok 6 dakika içinde uygulanırsa defibrilasyon başarı oranı %93
-
İlk şok 16 dakika sonrası uygulanırsa başarı %75
olarak bulunmuştur.
İlk şokun her 1 dakika gecikmesi, taburculuğa sağkalım olasılığını %6 azaltmaktadır.
VF/nVT birkaç dakikadan uzun süredir devam ediyorsa, kalbin oksijen ve enerji depoları hızla tükenir. Bu nedenle şok öncesinde kısa bir KPR dönemi, defibrilasyon başarısını belirgin şekilde artırır.
Başlangıç ritim analizinden önce:
-
Kısa süreli (~30 saniye)
-
Uzun süreli (3 dakikaya kadar)
KPR uygulanan grupları karşılaştıran çalışmalar defibrilasyon sonuçlarında fark göstermemiştir.
Bu nedenle defibrilatör hazırlanırken kısa bir KPR süresi (özellikle izlenmeyen arrestlerde) yeterli olabilir.
Monitörize arrestlerde bile:
-
Pedlerin yapıştırılması,
-
Cihazın açılması,
-
Kondansatörün şarj olması
zaman aldığından, bu süreçte kurtarıcıların KPR’a devam etmesi mümkündür.
Erken defibrilasyon, kardiyak arrestten sağkalımı artırır.
VF kısa sürelidir ve miyokardın oksijen/enerji depoları henüz tükenmemişse, ritim defibrilasyona en duyarlı haldedir.
Bu nedenle:
-
VF başlangıcı monitörde görülmüşse veya tanık olunmuşsa,
-
Defibrilatör zaten bağlıysa,
-
Ya da defibrilatöre anında erişim varsa,
Defibrilasyon gecikmeden uygulanmalıdır.
Obezitesi Olan Yetişkin Hastalarda Kardiyak Arrest
| Obez Erişkin Hastalarda Kardiyak Arrest İçin Öneriler | ||
|---|---|---|
| COR | LOE | Öneriler |
| 1 | C-LD | 1. Kardiyak arrestte olan obez erişkinlerde, CPR obez olmayan hastalardaki ile aynı tekniklerle uygulanmalıdır. |
| 2a | C-LD | 2. Obez erişkinlerde hastayı sert bir zemine taşımanın, göğüs kompresyonlarına başlamayı geciktirebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. |
| 2b | C-EO | 3. Obez erişkinlerde yeterli kompresyon derinliği sağlanması için kompresyon kuvvetinin artırılması makul olabilir. |
| 3: Fayda Yok | C-LD | 4. Obez erişkinlerde IHCA sırasında CPR board kullanımı, hastane yatağında CPR uygulamaya göre ek fayda sağlamaz. |
Özet
Obezite, ABD’de yetişkinlerin %40’ından fazlasını etkiler ve ani kardiyak arrest için önemli bir risk faktörüdür. Önemli koroner arter hastalığı olan kardiyak arrestten sağ kalan kişiler üzerinde yapılan bir gözlemsel çalışmada, obezitenin yüksek mortalite ve olumsuz nörolojik iyileşme ile ilişkili olduğu görülmüştür.
Obez hastalarda kardiyak arrest yönetimi özellikle etkili göğüs kompresyonu uygulamak göğüs duvarının kalın olması nedeniyle zor olabilir ve önerilen derinliğe ulaşmak daha fazla güç gerektirir. Ayrıca, obezitesi olan yetişkin bir hastaya KPR uygulamak daha fazla fiziksel efor gerektirdiğinden kurtarıcının daha hızlı yorulmasına neden olabilir; bu nedenle kurtarıcı değişiminin yakından izlenmesi önemlidir.
Öneriye Özel Destekleyici Metin
-
2024 ILCOR tarama incelemesi, obezitesi olan yetişkin kardiyak arrest hastalarını değerlendiren 34 gözlemsel çalışmayı içermiş ve standart KPR’den farklı bir değişiklik yapılmasını destekleyen kanıt bulunmamıştır.
-
Bu incelemenin bir zorluğu, raporlanan hasta sonuçlarının (nörolojik sonuçlar, taburculuğa kadar sağkalım, uzun dönem sağkalım, ROSC) çalışmalar arasında değişken ve tutarsız ölçülmüş olmasıdır.
-
Obez ve obez olmayan hastalar arasında şok başarısı,
2 dakika içinde şok verilme oranı veya
VF/pVT sonlanması açısından bir fark bulunmamıştır.
-
-
Sert (katı) yüzeyler, yeterli derinlikte göğüs kompresyonu sağlama olasılığını artırır.
-
Hastane içinde yatak üreticisinin **“KPR modu”**nun kullanılması veya sert bir yatak yüzeyi, kompresyon derinliğini iyileştirebilir.
-
Obez bir yetişkin yatağın üzerinde bulunuyorsa, hastayı yatağın dışına almak için gereken süre, kompresyonların gecikmesine yol açmaması için dikkatle değerlendirilmelidir.
-
-
Kurtarıcılar, kompresyonlar şişirilmiş yataklarda veya obez erişkinlerde uygulandığında, önerilen derinliğe ulaşmak için daha fazla güç uygulamak zorunda kalabilir.
-
Kısmi backboard (KPR tahtası) kullanımı, obez mankenlerde hastane yatağına göre kompresyon kalitesini artırmamıştır.
-
Kardiyak arrestte hızlı ve yüksek kaliteli KPR’nin sağkalımı artırdığı bilindiğinden, obez hastalarda KPR’nin yatağın üzerinde hemen başlatılması, gecikmeyi azaltmak açısından en uygun yaklaşım.
-
KPR İçin Alternatif Teknikler
| Erişkin Kardiyak Arrestte KPR İçin Alternatif Teknikler İçin Öneriler | ||
|---|---|---|
| COR | LOE | Öneriler |
| 2b | C-LD | 1. Erişkin kardiyak arrestte, yüksek kaliteli manuel kompresyonların uygulanmasının güç olduğu veya sağlık çalışanı için riskli olabileceği belirli ortamlarda mekanik CPR cihazlarının kullanımı düşünülebilir; ancak cihazın yerleştirilmesi ve çıkarılması sırasında KPR’deki kesintiler mutlaka en aza indirilmelidir. |
| 2a | C-LD | 2. Tek kurtarıcı olduğunda, erişkin kardiyak arrestte kompresyonların hastanın baş tarafına geçilerek (“baş üzerinden”, OTH) yapılması düşünülebilir. |
| 2b | C-LD | 3. Erişkin kardiyak arrestte topuk/ayak ile yapılan göğüs kompresyonlarının etkinliği iyi gösterilmemiştir. |
| 3: Fayda Yok | B-R | 4. Erişkin kardiyak arrestte mekanik CPR cihazlarının rutin kullanımı önerilmez. |
Özet
Konvansiyonel KPR’ye alternatif olarak, mekanik KPR veya özel koşullarda kullanılan farklı kurtarıcı pozisyonları bulunmaktadır. Mekanik KPR iki tipe ayrılır:
-
Göğsü çevresel olarak sıkıştıran yük dağıtıcı kompresyon bandı,
-
Göğsü önden arkaya doğru sıkıştıran pnömatik piston cihazı.
Bu cihazların veya tekniklerin kullanılması, özel ekipman ve ek eğitim gerektirir; ayrıca KPR sırasında kesintilerin en aza indirilmesi gerekir. Hasta nakli sırasında, arama-kurtarma durumlarında veya dar alanlarda yapılan resüsitasyon gibi özel koşullar, kurtarıcının hastanın yanından çalışmasının mümkün olmadığı durumlarda alternatif KPR yöntemlerinin kullanılmasını gerektirebilir.
Bu alternatif pozisyonlardan biri “baş üzerinden KPR” (over-the-head compressions) olarak bilinir. Bu yöntemde kurtarıcı, hastanın başının iki bacağının arasında olduğu diz çökme pozisyonunda durur ve sternuma doğru uzanarak kompresyon uygular (ventilasyonlu veya ventilasyonsuz).
Bir diğer alternatif teknik ise kurtarıcının topuğu veya ayağıyla göğüs kompresyonu uygulamasıdır. Bu tür yöntemler, hastanın alışılmadık bir ortamda bulunması veya resüsitasyonun özel koşullar altında yapılması gerektiğinde düşünülebilir.
Öneriye Özgü Destekleyici Metin
1. Mekanik KPR hakkında
Acil tıbbi hizmetler, mekanik KPR cihazlarının potansiyel faydalarını değerlendirirken nakil süresi, ekibin güvenliği, manuel KPR yapacak personel sayısı gibi lojistik faktörleri ve uygulama sırasında oluşabilecek kompresyon kesintilerini göz önünde bulundurmalıdır. Mekanik KPR’nin düşünülebileceği senaryolar:
-
Nakil sırasında KPR kalitesinin artırılması,
-
Manuel KPR’nin pratik olmadığı veya kurtarıcı güvenliğinin tehlikeye girdiği durumlar,
-
Uzun süren resüsitasyonlarda personel yetersizliği,
-
Yüksek bulaşıcı hastalık riski olan ortamlar.
2. Baş üzerinden KPR (Over-the-head CPR)
Tek kurtarıcı, hastanın omuzlarının üzerinden göğse ulaşarak etkili kompresyon yapabilir. Bu yöntemde kurtarıcı diz çöker, hastanın başı iki bacağının arasındadır ve sternuma doğru eğilerek kompresyon yapar.
-
Birçok küçük ve orta ölçekli manken çalışması, baş üzerinden KPR ile yandan yapılan KPR arasında derinlik ve geri çekilme bakımından fark olmadığını göstermiştir.
-
Bazı çalışmalarda baş üzerinden KPR’nin daha iyi kompresyon kalitesi sağladığı görülmüştür.
-
Bazı çalışmalarda ventilasyon kalitesinin daha iyi olduğu, bazılarında fark olmadığı veya tidal hacmin arttığı görülmüştür.
-
Dar alanlar (ör: tekne, çığ kazası bölgesi) için uygun bir yöntemdir.
-
Ancak iki kurtarıcıyla standart KPR, baş üzerinden tek kurtarıcı KPR’ye göre daha yüksek kompresyon kalitesi sağlamaktadır.
3. Ayak/topuk ile kompresyon
Sınırlı sayıda gözlemsel çalışmada:
-
Kompresyon döngülerinin süresinin daha uzun olduğu,
-
Derinlik açısından fark olmadığı bildirilmiştir.
Ancak bir simülasyon RCT’sinde topukla yapılan KPR’nin kompresyon kalitesini düşürdüğü gösterilmiştir.
→ Kanıtlar sınırlı ve çelişkili olduğundan bu teknik için net bir öneri yapılmamaktadır.
4. Mekanik KPR cihazlarının klinik sonuçlara etkisi
Çok sayıda büyük RCT:
-
Mekanik KPR’nin sağkalımı artırmadığını,
-
Bunu destekleyen ILCOR sistematik incelemeleri olduğunu göstermiştir.
PARAMEDIC çalışması:
-
Mekanik cihaz kullanımının 30 günlük sağkalımda fayda sağlamadığını,
-
30 gün, 3 ay ve 12 ayda daha kötü nörolojik sonuçlarla ilişkili olabileceğini göstermiştir (takip kaybı %40’tan fazla olduğundan belirsizlik vardır).
ASPIRE çalışmasının ikincil analizinde:
-
Mekanik KPR grubunda 4 saatlik sağkalımın daha düşük olduğu,
-
İlk şoka kadar geçen sürenin uzadığı gösterilmiş ve çalışma potansiyel zarar nedeniyle sonlandırılmıştır.
Bazı küçük gözlemsel çalışmalar:
-
Mekanik KPR ile kaburga ve sternum kırıklarının arttığını bildirmiş,
Ancak bu bulgu RCT’lerde doğrulanmamıştır.
KAYNAKLAR
- https://cpr.heart.org/en/resuscitation-science/cpr-and-ecc-guidelines/adult-basic-life-support
İLGİLİ YAZI
AHA Kardiyopulmoner Resusitasyon ve Acil Kardiyovasküler Bakım Kılavuzu 2025

















