Atrial Fibrilasyon Kılavuzu ESC 2024 Neler Değişti?

0
1361

Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC) ve Avrupa Kardiyo-Torasik Cerrahi Derneği (EACTS) tarafından 2024 yılında Atrial Fibrilasyon Kılavuzu güncellendi. Bu Kılavuz 2020 yılında ve daha önce yayınlanan Atrial Fibrilasyon (AF) kılavuzların güncellenmiş hali olarak sunuldu. Bu kılavuzda değişenleri sizlerle paylaşıyoruz. Güncel kılavuza buradan ulaşabilirsiniz.

1. Önsöz

Kılavuzun Öneri Sınıfları ve Tanımlamaları

Öneri Sınıfları Tanım Öneriler
Sınıf I Belirli bir tedavi veya prosedürün yararlı, kullanışlı, etkili olduğuna dair kanıt ve/veya genel kabul. Önerilir ya da endikedir
Sınıf II Verilen tedavi veya prosedürün kullanışlılığı/ etkinliği hakkında çelişkili kanıt ve/veya bir fikir ayrılığı olduğu anlamına gelir
Sınıf IIa Kanıt/ fikir  ağırlığı kullanışlılık /etkinlik lehinedir Değerlendirilebilir
Sınıf IIb Kullanışlılık/etkinlik kanıt/fikir tarafından daha az kanıtlanmıştır. Düşünülebilir
Sınıf III Verilen tedavi veya uygulanan prosedürün kullanışlı/etkili olmadığı hakkında kanıt veya genel uzlaşı mevcuttur ve bazı vakalarda zararlı olabilir. Önerilmez

Kanıt Düzeyleri

Kanıt Düzeyi

A Çok sayıda randomize klinik çalışma vaya meta analizlerden elde edilen bilgi.
B Tek bir randomize klinik çalışma veya geniş randomize olmayan çalışmalardan elde edilen bilgi
C Uzmanların görüş birliği ve/veya küçük çalışmalar, retrospektif çalışmalar ve kayıtlardan elde edilen bilgi

2. Giriş

Atrial fibrilasyon (AF), en sık karşılaşılan kalp rahatsızlıklarından biridir ve birincil ve ikincil sağlık hizmetlerinin tüm alanlarını etkilemektedir. Yaşlanan nüfus, artan hastalık yükü ve yeni teknolojilerle birlikte AF’nin görülme sıklığının önümüzdeki birkaç on yıl içinde iki katına çıkması beklenmektedir. AF’nin etkileri hastadan hastaya farklılık gösterse de, AF’nin neden olduğu hastalıklar büyük endişe kaynağıdır. AF’li hastalar, çeşitli semptomlar ve düşük yaşam kalitesinden muzdarip olabilir. İnme ve kalp yetmezliği gibi AF’nin sonuçları artık sağlık profesyonelleri tarafından iyi bilinmektedir. Bununla birlikte, AF, subklinik beyin hasarı (potansiyel olarak vasküler demansa yol açabilir) ve diğer organlarda tromboembolik sonuçlarla da ilişkilidir. Tüm bu faktörler, AF ile ilişkili daha yüksek ölüm riskine katkıda bulunur.

2024 Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC) kılavuzlarında, AF’nin yönetimi AF-CARE çerçevesi geliştirilmiştir.

AF- CARE

  • C: Eşlik eden hastalık ve risk faktörlerinin yönetimi,
  • A: İnme ve tromboemboliden kaçınma,
  • R: Semptomları hız ve ritim kontrolüyle azaltma,
  • E: Değerlendirme ve dinamik yeniden değerlendirme

2.1. Neler Yeni

Yeni AF’nin tanısal değerlendirmesi
AF tanısı konulan hastalarda tedavi kararlarına yön vermesi açısından transtorasik ekokardiyogram önerilmektedir. I
AF-CARE Prensipleri
Kardiyoversiyon öncesi ve sonrasında NOAC tedavisine uyumun öneminin hastalara kuvvetle vurgulanması önerilir. I
Sağlık hizmeti sunumunda eşitliği sağlamak ve sonuçları iyileştirmek için, cinsiyet, etnik köken ve sosyoekonomik statüden bağımsız olarak tüm AF hastalarında AF-CARE ilkelerine göre hasta merkezli yönetime erişim önerilir. I
Yönetimi optimize etmek ve sonuçları iyileştirmek için tüm AF hastalarında multidisipliner bir yaklaşımla hasta merkezli AF yönetimi düşünülmelidir. IIa
Eşlik eden hastalıklar ve risk faktörü yönetimi
AF, kalp yetmezliği (KY) ve konjesyonu olan hastalarda diüretikler, semptomları hafifletmek ve daha iyi AF yönetimi sağlamak için önerilmektedir. I
Kalp yetmezliği ve azalmış sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (LVEF) olan AF hastalarında semptomları azaltmak, KY nedeniyle hastaneye yatışları önlemek ve AF’nin tekrarlamasını engellemek için uygun kalp yetmezliği tedavisi önerilmektedir. I
Kalp yetmezliği ve AF’si olan hastalarda, sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonundan bağımsız olarak, kalp yetmezliği nedeniyle hastaneye yatış riskini ve kardiyovasküler ölüm riskini azaltmak için sodyum-glukoz kotransportör-2 inhibitörleri önerilmektedir. I
Kalp yetmezliği ve AF’si olan hastalarda, sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonundan bağımsız olarak, kalp yetmezliği nedeniyle hastaneye yatış riskini ve kardiyovasküler ölüm riskini azaltmak için sodyum-glukoz kotransportör-2 inhibitörleri önerilmektedir. I
Vücut kitle indeksi (VKİ) ≥40 kg/m² olan ve ritim kontrol stratejisi planlanan AF’li bireylerde, yaşam tarzı değişiklikleri ve tıbbi yönetimle birlikte bariatrik cerrahi, AF’nin tekrarlamasını ve ilerlemesini azaltmak için düşünülebilir. IIb
Obstrüktif uyku apnesinin yönetimi, AF’nin tekrarlamasını ve ilerlemesini azaltmak için risk faktörlerinin kapsamlı yönetiminin bir parçası olarak düşünülebilir. IIb
AF’li bireylerde obstrüktif uyku apnesi taraması yaparken, yalnızca semptomlara dayalı anketlerin kullanılması önerilmemektedir. III
Oral antikoagülasyonun başlatılması
Klinik atriyal fibrilasyon (AF) ve yüksek tromboembolik riski olan hastalarda iskemik inme ve tromboemboliyi önlemek için oral antikoagülasyon önerilmektedir. I
Oral antikoagülasyon başlama kararlarında yüksek tromboembolik risk göstergesi olarak CHA2DS2-VA skoru 2 veya daha fazla olan hastalarda bu skor önerilmektedir. I
CHA2DS2-VA skoru 1 olan hastalarda, oral antikoagülasyon başlama kararlarında yüksek tromboembolik risk göstergesi olarak bu skorun dikkate alınması önerilebilir. IIa
CHA2DS2-VA skorundan bağımsız olarak, hipertrofik kardiyomiyopati veya kardiyak amiloidozisi olan tüm AF hastalarında iskemik inme ve tromboemboliyi önlemek için oral antikoagülasyon önerilmektedir. I
AF hastalarında tromboembolik riskin bireyselleştirilmiş olarak düzenli aralıklarla yeniden değerlendirilmesi ve uygun hastalarda antikoagülasyonun başlatılmasının önerilmesi gerekmektedir. I
Asemptomatik cihaz ile tespit edilen subklinik AF ve yüksek tromboembolik riski olan hastalarda, kanama riski yüksek olmayanlar hariç, iskemik inme ve tromboemboliyi önlemek amacıyla doğrudan oral antikoagülan tedavisi düşünülebilir. IIb
Oral antikoagülanlar
DOAC (doğrudan oral antikoagülan) tedavisinin dozunun azaltılması, yalnızca hastalar DOAC’a özgü kriterleri karşıladığında önerilmektedir. Aksi takdirde yetersiz dozlama ve önlenebilir tromboembolik olayların önlenmesi için azaltılmış doz önerilmemektedir. III
Polifarmasi (birden fazla ilaç kullanımı) olan, klinik olarak stabil terapötik VKA (varfarin) tedavisi alan ve yaşı ≥75 olan hastalarda, aşırı kanama riskini önlemek amacıyla VKA tedavisini sürdürmek ve DOAC’a geçmemek düşünülebilir. IIb
Antiplatelet ilaçlar ve antikoagülanlarla kombinasyonlar
Atriyal fibrilasyon (AF) hastalarında iskemik inme veya tromboemboliyi önleme amacıyla oral antikoagülasyona ek olarak antiplatelet tedavisi eklenmesi önerilmemektedir. III
Antikoagülan tedaviye rağmen kalan iskemik inme riski
Oral antikoagülan kullanan ve iskemik inme veya tromboembolizm ile başvuran hastalarda, tekrarlayan olayları önlemek için kardiyoembolik olmayan nedenlerin, vasküler risk faktörlerinin, dozajın ve tedaviye uyumun değerlendirilmesini içeren kapsamlı bir tanısal inceleme yapılması düşünülebilir. IIa
AF hastalarında tekrarlayan embolik inmeyi önlemek amacıyla antikoagülasyona antiplatelet tedavisi eklenmesi önerilmemektedir. III
AF hastalarında, tekrarlayan embolik inmeyi önlemek için açık bir endikasyon olmadan bir DOAC’tan diğerine veya bir DOAC’tan VKA’ya geçiş yapılması önerilmemektedir. III
Sol atriyal apendiks tıkanıklığında cerrahi
Endoskopik veya hibrit AF ablasyonu geçiren AF hastalarında, iskemik inme ve tromboemboliyi önlemek amacıyla oral antikoagülasyona ek olarak cerrahi sol atriyal apendaj kapatılması düşünülebilir. IIa
Uzun süreli antikoagülan tedavi için kontrendikasyonları olan AF hastalarında, iskemik inme ve tromboemboliyi önlemek amacıyla tek başına endoskopik cerrahi sol atriyal apendaj kapatılması düşünülebilir. IIb
Antikoagülan tedavide kanama yönetimi
Hayati tehlike oluşturan bir kanama veya kritik bir bölgeye kanama gelişen DOAC (doğrudan oral antikoagülan) kullanan AF hastalarında, antitrombotik etkiyi tersine çevirmek için spesifik antidotların kullanılması düşünülebilir. IIa
AF’li hastalarda kalp hızının yönetimi
Atriyal fibrilasyon (AF) hastalarında kalp hızını kontrol etmek ve semptomları azaltmak amacıyla akut durumlarda başlangıç tedavisi olarak, ritim kontrol tedavilerine ek olarak veya tek başına bir tedavi stratejisi olarak hız kontrol tedavisi önerilmektedir. I
Kalp hızı kontrolünü sağlamak ve semptomları azaltmak amacıyla sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (LVEF) >40% olan AF hastalarında ilk tercih olarak beta-blokörler, diltiazem, verapamil veya digoksin önerilmektedir. I
Kalıcı AF’si olan, ciddi semptomatik ve en az bir kez kalp yetmezliği nedeniyle hastaneye yatmış hastalarda, semptomları, fiziksel kısıtlamaları, tekrarlayan kalp yetmezliği yatışlarını ve mortaliteyi azaltmak için atriyoventriküler düğüm ablasyonu ile birlikte kardiyak resenkronizasyon tedavisi düşünülmelidir. IIa
Genel prensipler ve antikoagülasyon
Tromboembolik riskin azaltılması amacıyla, kardiyoversiyon geçiren uygun AF hastalarında varfarin yerine doğrudan oral antikoagülanlar (DOAC) tercih edilmektedir. I
Ritim kontrol yaklaşımının bir parçası olarak, semptomatik ve kalıcı AF hastalarında kardiyoversiyonun (elektriksel veya farmakolojik) düşünülmesi önerilmektedir. IIa
Hemodinamik olarak stabil olan ve AF başlangıcının 48 saat içinde gerçekleştiği hastalarda, spontan sinüs ritmine dönüşü beklemek, hemen kardiyoversiyon yapmaya alternatif olarak düşünülebilir. IIa
Tromboembolik olay riski taşıyan seçilmiş AF hastalarında, tanıdan sonraki 12 ay içinde ritim kontrol stratejisinin uygulanması, kardiyovasküler ölüm veya hastaneye yatış riskini azaltmak için düşünülebilir. IIa
AF süresi 24 saatten uzun olduğunda veya spontan kardiyoversiyon için beklenebilecek durumda olan hastalarda, uygun antikoagülasyon veya transözofageal ekokardiyografi olmadan erken kardiyoversiyon önerilmemektedir. III
Elektriksel kardiyoversiyon
Elektriksel kardiyoversiyon, semptomlar üzerindeki sinüs ritmi restorasyonunun değerine dair belirsizlik olduğunda veya sol ventrikül fonksiyonunda iyileşmeyi değerlendirmek amacıyla kalıcı AF hastalarında tanısal bir araç olarak düşünülebilir. IIa
 Antiaritmik ilaçlar
İleri iletim bozuklukları olan hastalarda, antibradikardi pacingi sağlanmadıkça antiaritmik ilaç tedavisi önerilmemektedir. III
 Kateter ablasyon
Sinüs düğümü hastalığı/taşikardi-bradikardi sendromu
Atriyal fibrilasyon (AF) ile ilişkili bradikardi veya AF sonlandırıldığında sinüs duraklaması olan hastalarda, semptomları iyileştirmek ve kalp pili implantasyonunu önlemek amacıyla AF kateter ablasyonu düşünülebilir. IIa
Kateter ablasyonundan sonra rekürren
İlk kateter ablasyonu sonrasında AF nüksü yaşayan hastalarda, semptomların ilk pulmoner ven izolasyonu (PVI) sonrasında iyileşmiş olması veya ilk PVI’nın başarısız olması durumunda, semptomları, AF’nin tekrarlamasını ve ilerlemesini azaltmak amacıyla tekrarlayan AF kateter ablasyonu düşünülmelidir. IIa
Kateter ablasyonu uygulanan hastalarda antikoagülasyon
Kesintisiz oral antikoagülasyon, AF kateter ablasyonu geçiren hastalarda, prosedür sırasında iskemik inme ve tromboemboliyi önlemek için önerilmektedir. I
Endoskopik ve hibrit AF ablasyonu
Yüksek tromboembolik riske sahip AF hastalarında, eş zamanlı, endoskopik veya hibrit AF ablasyonu sonrasında, ritim sonucundan veya sol atriyal apendajın (LAA) kapatılmasından bağımsız olarak, iskemik inme ve tromboemboliyi önlemek için oral antikoagülasyonun devamı önerilmektedir. I
Semptomatik ve kalıcı AF’si olup antiaritmik ilaç (AAD) tedavisine dirençli olan hastalarda, AF’nin semptomlarını, nüksünü ve ilerlemesini önlemek amacıyla, elektrofizyologlar ve cerrahların yer aldığı bir ritim kontrol ekibiyle ortak karar alma sürecinde endoskopik ve hibrit ablasyon prosedürleri düşünülmelidir. IIa
Kalp cerrahisi sırasında AF ablasyonu
Cerrahi ablasyon geçiren hastalarda, sol atriyal trombüs tespiti için işlem sırasında görüntüleme yapılması, oral antikoagülan kullanımından bağımsız olarak, cerrahi stratejiyi yönlendirmek ve peri-prosedürel iskemik inme ve tromboemboliyi önlemek amacıyla önerilmektedir. I
Ritim kontrol stratejisine uygun AF’si olan ve mitral kapak dışındaki kardiyak cerrahi geçiren hastalarda, semptomları ve AF’nin tekrarlamasını önlemek amacıyla, deneyimli elektrofizyologlar ve aritmi cerrahlarından oluşan bir ekip tarafından desteklenen ortak karar alma süreciyle eş zamanlı cerrahi ablasyon düşünülmelidir. IIa
Hasta tarafından bildirilen sonuç ölçümleri
AF (atriyal fibrilasyon) hastalarının deneyimlerini iyileştirmek amacıyla, bakım kalitesini değerlendirmek ve tedavi iyileştirme fırsatlarını belirlemek, uygulayıcılar ve kurumlar tarafından dikkate alınmalıdır. IIa
AF’li hastalarda akut ve kronik koroner sendromlar
Kronik koroner veya vasküler hastalığı olan AF hastaları için öneriler
Kronik koroner veya vasküler hastalığı olan ve oral antikoagülasyon tedavisi gören stabil hastalarda, etkinlik eksikliği ve ciddi kanamaları önlemek amacıyla, 12 aydan sonra antiplatelet tedavisi önerilmemektedir. III
Tetikleyici kaynaklı AF
Tetikleyici faktörlerle ortaya çıkan AF’ye sahip ve yüksek tromboembolik risk taşıyan uygun hastalarda, iskemik inme ve sistemik tromboemboliyi önlemek amacıyla uzun süreli oral antikoagülasyon düşünülmelidir. IIa
 Postoperatif AF
Kalp cerrahisi sonrası AF’yi önlemek amacıyla ilaç tedavisi isteniyorsa, peri-operatif amiodaron tedavisi önerilmektedir. I
Kalp cerrahisi geçiren hastalarda, post-operatif AF’yi önlemek amacıyla eş zamanlı posterior peri-kardiyotomi düşünülmelidir. IIa
Bilinmeyen kaynaklı embolik inme (ESUS) hastaları
Belgelenmiş AF bulunmayan ESUS (belirlenemeyen kaynaktan embolik inme) hastalarında, iskemik inme ve tromboemboliyi önlemede etkinlik eksikliği nedeniyle oral antikoagülasyon başlatılması önerilmemektedir. III
 Atrial flutter
Yüksek tromboembolik riske sahip atriyal flutter hastalarında, iskemik inme ve tromboemboliyi önlemek amacıyla oral antikoagülasyon önerilmektedir. I
AF için tarama stratejileri
Atriyal fibrilasyon (AF) tanısını kesinleştirmek ve uygun tedaviye başlamak amacıyla, bir hekimin 12 derivasyonlu, tekli veya çoklu derivasyonlu EKG (elektrokardiyogram) incelemesi önerilmektedir. I
AF’nin erken tespiti için, 75 yaş ve üzeri bireylerde veya ek CHA2DS2-VA risk faktörlerine sahip 65 yaş ve üzeri bireylerde, uzun süreli, invaziv olmayan EKG tabanlı bir yaklaşımla toplum temelli tarama düşünülmelidir. IIa
AF’nin birincil önlenmesi
Atriyal fibrilasyonu (AF) önlemek amacıyla, genel nüfusta optimal kan basıncını korumak, birinci basamak tedavi olarak ACE inhibitörleri veya ARB’lerle önerilmektedir. I
HFrEF (azalmış ejeksiyon fraksiyonu ile kalp yetmezliği) olan bireylerde AF’yi önlemek için uygun tıbbi kalp yetmezliği tedavisi önerilmektedir. I
Genel nüfusta AF’yi önlemek amacıyla normal kilo (BMI 20–25 kg/m²) korunması önerilmektedir. I
AF’yi önlemek için, haftada 150–300 dakika orta şiddette veya 75–150 dakika yüksek şiddette aerobik fiziksel aktiviteye eşdeğer aktif bir yaşam tarzı sürdürülmesi önerilmektedir. I
AF’yi önlemek için aşırı alkol tüketiminden ve aşırı içki içmekten kaçınılması genel nüfusta önerilmektedir. I
Diyabet yönetimi gerektiren bireylerde AF’yi önlemek amacıyla metformin veya SGLT2 inhibitörleri düşünülmelidir. IIa
AF’yi önlemek amacıyla obez bireylerde kilo kaybı düşünülmelidir. IIa

 

Revize edilen Öneriler
2020 2024
AF için tanı kriterleri
AF tanısını kesinleştirmek için EKG dökümü gereklidir. 12 derivasyonlu standart bir EKG kaydı veya ≥30 saniyelik tek derivasyonlu bir EKG, tekrarlayan P dalgalarının belirgin olmadığı ve atriyoventriküler iletimin bozulmadığı durumlarda düzensiz RR aralıkları gösteren bir kalp ritmi, klinik AF tanısı koydurucudur. I Klinik atriyal fibrilasyon (AF) tanısını kesinleştirmek, risk sınıflandırmasını başlatmak ve tedaviye başlamak amacıyla, 12 derivasyonlu, çoklu veya tekli derivasyonlu bir elektrokardiyogram (EKG) ile doğrulama önerilmektedir. I
AF hastalarında şu adımlar önerilmektedir:

  • AF ile ilişkili semptomların (yorgunluk, halsizlik, eforla nefes darlığı, çarpıntı ve göğüs ağrısı gibi) değerlendirilmesi ve hasta semptom durumunun tedaviye başlanmadan önce ve sonrasında modifiye EHRA (European Heart Rhythm Association) semptom ölçeği kullanılarak ölçülmesi.
  • Ritim kontrol tedavi kararlarını desteklemek amacıyla, kalıcı AF kardiyoversiyonu öncesi ve sonrasında AF ile ilişkili semptomların değerlendirilmesi.
I AF ile ilişkili semptomların tedavide büyük değişiklikler öncesi ve sonrasında değerlendirilmesi, ortak karar alma sürecini bilgilendirmek ve tedavi seçeneklerini yönlendirmek amacıyla önerilmektedir. I
Eşlik eden hastalıklar ve risk faktörü yönetimi
Hipertansiyonu olan AF hastalarında, AF nükslerini ve inme ile kanama riskini azaltmak amacıyla iyi kan basıncı kontrolüne dikkat edilmesi önerilmektedir. I Kan basıncını düşürücü tedavi, AF ve hipertansiyonu olan hastalarda AF’nin nüksünü ve ilerlemesini azaltmak ve olumsuz kardiyovasküler olayları önlemek amacıyla önerilmektedir. I
Obez AF hastalarında, AF insidansını, ilerlemesini, nükslerini ve semptomları azaltmak amacıyla, diğer risk faktörlerinin yönetimiyle birlikte kilo kaybı düşünülmelidir. IIa Kilo kaybı, AF semptomlarını ve AF yükünü azaltmak amacıyla, aşırı kilolu ve obez AF hastalarında kapsamlı risk faktörü yönetiminin bir parçası olarak önerilmektedir, hedef olarak vücut ağırlığının %10 veya daha fazlasının azaltılması hedeflenmelidir. I
Fiziksel aktivite, AF insidansını veya nüksünü önlemeye yardımcı olmak amacıyla düşünülmelidir, ancak aşırı dayanıklılık egzersizleri AF’yi teşvik edebileceği için bundan kaçınılmalıdır. IIa Paroksismal veya kalıcı AF’si olan bireylerde, kardiyorespiratuvar kondüsyonu iyileştirmek ve AF nüksünü azaltmak amacıyla kişiye özel bir egzersiz programı önerilmektedir. I
AF’yi önlemek ve oral antikoagülan (OAC) tedavisi düşünülen AF hastalarında, aşırı alkol tüketiminden kaçınılması konusunda danışmanlık verilmesi ve yönetimi düşünülmelidir. IIa Alkol tüketiminin haftada ≤3 standart içeceğe (≤30 gram alkol) düşürülmesi, AF nüksünü azaltmak amacıyla kapsamlı risk faktörü yönetiminin bir parçası olarak önerilmektedir. I
Sol atriyal apendiks tıkanıklığı cerrahisi
Atriyal fibrilasyonu (AF) olan ve kardiyak cerrahi geçiren hastalarda inme önlemek amacıyla sol atriyal apendajın (LAA) cerrahi olarak kapatılması veya dışlanması düşünülebilir. IIb Atriyal fibrilasyonu (AF) olan ve kardiyak cerrahi geçiren hastalarda iskemik inme ve tromboemboliyi önlemek amacıyla, oral antikoagülasyona ek olarak sol atriyal apendajın cerrahi olarak kapatılması önerilmektedir. I
 Kanama riski
Kanama riski için resmi bir risk skoru değerlendirmesi yapmak amacıyla, değiştirilebilir kanama risk faktörlerini ele almak ve yüksek kanama riski taşıyan (HAS-BLED skoru ≥3) hastaları erken ve daha sık klinik inceleme ve takip için belirlemek amacıyla HAS-BLED skoru kullanılmalıdır. IIa Oral antikoagülasyona uygun tüm hastalarda, güvenliği sağlamak ve kanamayı önlemek amacıyla, değiştirilebilir kanama risk faktörlerinin değerlendirilmesi ve yönetimi, ortak karar alma sürecinin bir parçası olarak önerilmektedir. I
AF’li hastalarda ritim kontrol stratejileri
Pulmoner ven izolasyonu (PVI) için AF kateter ablasyonu, semptomatik paroksismal AF atakları yaşayan seçilmiş hastalarda semptomları iyileştirmek amacıyla birinci basamak ritim kontrol tedavisi olarak düşünülebilir. IIa Paroksismal AF’li hastalarda, semptomları azaltmak, AF’nin nüksünü ve ilerlemesini önlemek amacıyla, ortak karar alma süreci kapsamında kateter ablasyonu birinci basamak ritim kontrol stratejisi olarak önerilmektedir. I
Torakoskopik prosedürler—hibrit cerrahi ablasyon da dahil olmak üzere—semptomatik paroksismal veya kalıcı AF’si olan, antiaritmik ilaç (AAD) tedavisine dirençli ve perkütan AF ablasyonunda başarısız olmuş hastalarda veya kateter ablasyonu başarısızlığı için belirgin risk faktörlerine sahip hastalarda uzun süreli sinüs ritmini korumak amacıyla düşünülmelidir. Bu karar, deneyimli elektrofizyologlar ve cerrahlardan oluşan bir ekip tarafından desteklenmelidir. IIa Endoskopik ve hibrit ablasyon prosedürleri, semptomatik paroksismal AF’si olan, antiaritmik ilaç (AAD) tedavisine dirençli ve perkütan kateter ablasyonu stratejisinde başarısız olmuş hastalarda, AF semptomlarını, nüksünü ve ilerlemesini önlemek amacıyla, elektrofizyologlar ve cerrahlardan oluşan bir ritim kontrol ekibi ile ortak karar alma süreci kapsamında düşünülebilir. IIb
Torakoskopik prosedürler—hibrit cerrahi ablasyon da dahil olmak üzere—nüks için risk faktörlerine sahip kalıcı AF hastalarında, en az bir antiaritmik ilaç (AAD) tedavisi başarısız olmuş ve AF sırasında semptomatik kalmaya devam eden, ek ritim kontrol tedavisini tercih eden hastalarda düşünülebilir. IIb Endoskopik ve hibrit ablasyon prosedürleri, semptomatik kalıcı AF’si olan ve antiaritmik ilaç (AAD) tedavisine dirençli hastalarda, AF semptomlarını, nüksünü ve ilerlemesini önlemek amacıyla, elektrofizyologlar ve cerrahlardan oluşan bir ritim kontrol ekibi ile ortak karar alma süreci kapsamında düşünülmelidir. IIa
Eş zamanlı AF ablasyonu, atriyal aritmilerden kurtulmanın faydaları ve nüks risk faktörleri (sol atriyal dilatasyon, AF süresi, yaş, böbrek fonksiyon bozukluğu ve diğer kardiyovasküler risk faktörleri) arasında denge kurarak, kardiyak cerrahi geçiren hastalarda düşünülmelidir. IIa Mitral kapak cerrahisi geçiren ve ritim kontrol stratejisine uygun AF hastalarında, AF semptomlarını ve nüksünü önlemek amacıyla eş zamanlı cerrahi ablasyon önerilmektedir. Bu karar, deneyimli elektrofizyologlar ve aritmi cerrahlarından oluşan bir ekip tarafından desteklenen ortak karar alma süreciyle verilmelidir. I
 Postoperatif AF
Kalp cerrahisi sonrası post-operatif AF geliştiren ve inme riski taşıyan hastalarda, uzun süreli oral antikoagülan (OAC) tedavisi, OAC tedavisinin beklenen net klinik faydası ve hastanın bilgilendirilmiş tercihlerine göre düşünülebilir. IIb Kalp ve kardiyak olmayan cerrahiler sonrası post-operatif AF gelişen ve yüksek tromboembolik riske sahip hastalarda, iskemik inme ve tromboemboliyi önlemek amacıyla uzun süreli oral antikoagülasyon düşünülmelidir. IIa

blank

Atrial Fibrilasyon İnme Risk Değerlendirmesi (CHADS2-VASC) Skoru Akıl Kartı

Yorum yap

Lütfen yorumunuzu yazınız!
Lütfen isminizi buraya giriniz