Multifokal Atriyal Taşikardi (MAT), atriyumun farklı bölgelerinden (sinüs dahil) kaynaklanan çoklu uyarıların neden olduğu, düzensiz ve kalp hızının 100’ün üzerinde olduğu hızlı bir kardiyak aritmidir. İlk kez 1968 yılında tanımlanan MAT, “Kaotik Atriyal Taşikardi” olarak da adlandırılır. Wandering Pacemaker ritminden (60-100 bpm) tek farkı, hızının 100 bpm’nin üzerinde olmasıdır.
MAT, genellikle aşağıdaki durumlarda sık görülür:
- Ciddi KOAH gibi ağır solunum yetmezlikleri,
- Kalp yetmezliği,
- Sepsis,
- Teofilin toksisitesi,
- Yoğun bakım hastalarında.
Multifokal Atriyal Taşikardi, genellikle altta yatan hastalığın tedavisiyle kaybolan geçici bir ritim bozukluğudur.
Aritmiye neden olan mekanizma henüz net olarak açıklanamamıştır. Ancak, gecikmiş depolarizasyonun tetiklediği otomasitenin Multifokal Atriyal Taşikardi’nin (MAT) oluşumunda etkili olduğu düşünülmektedir.
İntraselüler kalsiyum artışının gözlendiği şu durumların, aritmi gelişimini tetiklediği öne sürülmektedir:
- Katekolamin deşarjı,
- Asidoz,
- Hipoksemi,
- Elektrolit bozuklukları.
Bu durumlar genellikle ağır hastalıklarda ortaya çıkan patofizyolojik süreçlerdir ve MAT’ın oluşumunda rol oynayabilir.
- Kalp hızı > 100/dakika olup ritm düzensizdir.
- Her P dalgasını mutlaka bir QRS kompleksi izler.
- Aynı derivasyonda en az üç farklı P dalga tipi mevcuttur.
- Uyarılar sadece sinüsten değil, atriyumun değişik noktalarından çıktığı için değişken PP, PR ve RR aralıkları ile birlikte düzensiz ritim mevcuttur.
Yetişkinlerde genellikle yoğun bakım ünitelerinde tedavi gören ağır solunum yetmezliği olan ileri derece kronik obstrüktif akciğer hastalarında ve kalp yetmezliği nedeniyle tedavi gören hastalarda görülür. Çocuk grubunda ise kompleks siyanotik kalp hastalığı, solunum yolu enfeksiyonu veya miyokardit tanısı konulan hastalarda görülür. Bu hasta uplarına mortaliteyi artırır.
MAT en çok Atriyal Flutter ve Atriyal Fibrilasyonla karışır. Aradaki farkı anlamak çok önemlidir çünkü tedavileri çok farklıdır. Aberrean iletili veya dal bloklu MAT bazen ventrikuler taşikardi ile karışabilir.
Multifokal atriyal taşikardinin tedavisi altta yatan tıbbi durumların tedavisine odaklanmalıdır. Olguların çoğunluğunda hastalar altta yatan kronik hastalığın agreve olması ile acile başvururlar ve multifokal atriyal taşikardi ataklarının çoğu altta yatan durumların tedavisi ile giderilebilir. Hastada altta yatan kalp veya akciğer hastalıklarında semptomatik dekompansasyon görülürse veya altta yatan koşulların yeterli tedavisine rağmen nadiren kalıcı semptomatik aritmi ortamında gelişirse spesifik tedavi endikedir.
Anamnezde KOAH hastalarında teofilin içeren ilaçlar (ketokalamin deşarjı) sorgulanmalıdır. Bütün hastalardan elektrolit bozuklukları için biyokimya, anemi için hemogram, metabolik durumu görmek için arter kan gazı ve akut koroner sendrom düşünülüyor ise kardiyak markerlar acil olarak istenmelidir. Öncelikli olarak hasta stabilize edilmeli oksijen saturasyonu %94 olacak şekilde oksijen başlanmalı ve elektrolit anormallikleri düzeltildikten sonra dihidropiridin olmayan kalsiyum kanalı blokerleri başlanabilir.
Kalsiyum Kanal Blokerları
Verapamil ve Diltiazem:
Altta yatan akciğer hastalığının varlığında, birinci basamak ajan dihidropiridin olmayan bir kalsiyum kanal blokeri olan verapamil veya diltiazemdir. Bu ajanlar atriyal hızı yavaşlatırlar atriyoventriküler düğümü baskılayarak iletimi azaltırlar böylece ventriküler hızını yavaşlatırlar. Çalışmalarda yaklaşık hastaların % 43 nün sinüs ritmine geri döndüğü saptanmış. Negatif inotropik etkiler ve periferik vazodilatasyon nedeniyle önceden var olan kalp yetmezliği veya hipotansiyonu olan hastalarda dikkatli olunmalıdır. Benzer şekilde, kalp pili takılmadığı sürece atriyoventriküler blokları olan hastalarda kalsiyum kanal blokerlerinden de kaçınılmalıdır.
Atriyal aktiviteyi atriyaventriküler (AV) noda etki ederek düşürürler. Fakat tüm hastaları normal sinüs ritmine döndüremezler. En sık görülen yan etki ise hipotansiyondur.
Doz: Diltiazem kullanımı; genellikle 20-45 mg İV bolus ( 1ampul=25 mg) takiben 10-25 mg/h saatlik infuzyon tedavisi şeklindedir.
Beta Bloker
Altta yatan akciğer hastalığının yokluğunda, birinci basamak ajan beta-blokerlerdir. Beta-blokerler sempatik stimülasyonu azaltarak ve atriyoventriküler düğüm yoluyla iletimi azaltarak ve böylece ektopik odakları baskılayarak ventriküler hızını yavaşlatırlar. Çalışmalarda çoğu hastanın (%79) sinüs ritmine döndüğü belirtilmiştir ama akut tedavi sonrasında uzun dönemli tedaviye ihtiyaç duyulmuştur.
Beta Blokerlar MAT için çok kullanışlı değillerdir. Çünkü KOAH gibi altta yatan bir akciğer hastalığı olan hastalarda ve bronkospazm riskinde artış ve kalp debisinde azalma nedeniyle dekompanse kalp yetmezliği olan hastalarda dikkatli olunmalıdır. Ayrıca hipotansiyonda sık yan etkilerdendir ve kalp pili takılmadığı sürece atriyoventriküler blokları olan hastalarda beta blokerlerden kaçınılmalıdır.
Magnezyum
Kısıtlı çalışmalarda magnezyumun ektopik atriyal aktiviteyi baskıladığını ve magnezyum seviyeleri normal aralıkta olsa bile faydalı olabileceğini göstermiştir.
Doz: 2 gr Mg intravenöz olarak 1 dk içinde bolus olarak sonrasında 2g/saatlik 5 saatlik infüzyon şeklindedir.
Amiodarone
Kısıtlı çalışmalar Amiodaroneun MAT hastalarında %75 oranında bir günlük tedavide sinüs ritmine döndürmede başarılı bulmuşlardır.
Ablazyon
Bazı refrakter multifokal atriyal taşikardi vakalarında AV düğümü ablasyonu gerçekleştirilmiştir. Çalışmalar, hastaların% 84’ünde ventriküler cevabın yeterli kontrolü ile dakikada 56 atımlık ventrikül hızında ortalama bir azalma bulmuştur. Bununla birlikte, AV düğümü ablasyonu tam bir kalp bloğu oluşturur ve kalıcı bir kalp pilinin yerleştirilmesini gerektirir.