Temel EKG

0
24326

Bu İçerik Sadece Aboneler İçindir

Bu içeriğin kilidini açmak için lütfen abone olun.

EKG’yi Anlamanın Temel Yolu: Fizyoloji ve Anatomiyi Kavramak

Elektrokardiyografi (EKG), kalbin elektriksel aktivitesini değerlendirmede en temel ve en hızlı araçlardan biridir. Ancak bir EKG’yi doğru şekilde yorumlayabilmek için yalnızca dalga şekillerine bakmak yeterli değildir. EKG’yi anlamanın en etkili yolu, kalbin temel anatomik yapısını ve elektriksel fizyolojisini sağlam bir şekilde kavramaktan geçer. Çünkü her dalga, her segment ve her aralık; altta yatan bir fizyolojik sürecin yansımasıdır.

Bu nedenle, EKG’ye geçmeden önce kısaca kalp fizyoanatomisini gözden geçireceğiz. Ardından adım adım EKG’nin temel kavramlarını ve klinik yorumlamaya yönelik ipuçlarını ele alacağız.

Hazırsanız, önce kalbin iç yapısına ve elektriksel iletim sistemine hızlı bir bakış atalım…
İyi okumalar!

blank

Kalbin Anatomisiblank

Pompa görevi gören kalp  kendine has her biri özel işlevler üstlenmiş değişik türde kas hücrelerden oluşmuştur . Bir kısmı kalbin otomatik ritmini oluştururken, bir kısmı uyarı iletimini, diğer kısmı ise kasılma işlevlerini üstlenirler. Dört odalı  bir pompa işlevi gören kalp, içindeki kanı vücut ve akciğerlere pompalar. Pompalama işlevi, kalp kasının kısmi ve ritmik olarak kasılma gevşemeleriyle sağlanır. Bir kalp devrinin kasılma/pompalama evresine sistol, gevşeme/dinlenme evresine diyastol adı verilmektedir.

blank

Kalbin Sinir Donanımı

Kalp: Eşsiz Bir Pompa ve Elektriksel Merkez

Kalp, sadece kan pompalayan bir organ değil; aynı zamanda ritmini kendi oluşturan, ileten ve uygulayan özel kas hücrelerinden oluşan karmaşık bir yapıdır. Her biri ayrı bir görevi üstlenen bu hücrelerin bir kısmı otomatik ritmi oluştururken, bir kısmı uyarı iletimini, diğer kısmı ise kasılma işlevini sağlar.

Dört odacıklı bir pompa gibi çalışan kalp, içindeki kanı düzenli bir şekilde vücuda ve akciğerlere iletir. Bu işlev, kalp kasının ritmik olarak kasılması (sistol) ve gevşemesi (diyastol) sayesinde gerçekleşir. EKG’de karşımıza çıkan her dalga, işte bu eşsiz fizyolojik döngünün birer yansımasıdır

blank

Kalbin Sinirsel Kontrolü: Otomatik ama Düzenlenebilir

Kalp, kendi ritmini oluşturma yeteneğine sahip olsa da bu ritim, otonom sinir sistemi tarafından düzenlenir. Kalbin kontrolü; serebrum, hipotalamus ve medulla oblongata gibi beyin bölgeleri ile sempatik ve parasempatik sinir lifleri üzerinden sağlanır.

blank

Parasempatik sistem (vagus siniri ile):
– Asetilkolin salgılar
– SA nodunun ritmini yavaşlatır
– AV düğümde iletimi geciktirir
– Sonuç: Kalp hızı yavaşlar, refrakter dönem uzar

 Sempatik sistem (noradrenalin ile):
– Tüm kalbi uyarır
– Sinüs düğümünde ve diğer bölgelerde iletiyi hızlandırır
– Kasılma gücünü artırır
– Sonuç: Kalbin hızı ve pompalama gücü artar

Otonom sistem, kalbin çalışması için gerekli olmasa da, çevresel koşullara ve vücut ihtiyaçlarına göre hız ve kuvvet ayarı yapar. Bu düzenleme, duygular, stres, sıcaklık gibi birçok içsel ve dışsal uyarana bağlı olarak gerçekleşir. Medulla oblongata’daki merkez, bu verileri toplayarak sempatik ya da parasempatik sistemi aktive eder.

Kalbin Uyarılma Zinciri

blank

Kalp kası hücrelerinin büyük bir kısmı kasılma görevini üstlenirken, yaklaşık %1’lik özel bir hücre grubu kasılmaya değil, elektriksel uyarı üretimi ve iletimine odaklanmıştır. Bu özel hücreler, kalbin elektriksel ileti sistemini oluşturur ve gap junctions (hücreler arası bağlantılar) aracılığıyla diğer kalp kası hücreleriyle iletişim kurarak, uyarıların senkron şekilde yayılmasını sağlar.

Bu sistem, kalp atımının doğal olarak başlatılmasını ve aksiyon potansiyelinin kalbin dört odacığına hızlıca yayılmasını mümkün kılar.

Düğüm Hücreleri Aksiyon Potansiyelinin Başlangıcı

blank

Kalbin doğal uyarı merkezi olan sinoatriyal (SA) düğüm, sağ atriyumda yer alır ve kalbin “pacemaker” (ritim belirleyici) bölgesidir. SA düğümdeki hücrelerin dinlenim membran potansiyeli oldukça düşüktür (yaklaşık -50/-55 mV) ve hücre zarında sürekli iyon geçişleri bulunur. Bu sayede hücreler, dışarıdan bir uyarı gerektirmeksizin kendiliğinden aksiyon potansiyeli oluşturabilir.

Bu potansiyel:

  1. Önce atrium kas hücrelerine yayılır ve atriumlar kasılır.

  2. Aynı anda, uyarı atrioventriküler (AV) düğüme iletilir.

  3. AV düğümde uyarı yaklaşık 0.1 saniyelik bir gecikmeye uğrar. Bu gecikme, atriumların tam olarak boşalıp ventriküllerin dolmasını sağlar.

  4. Ardından ileti, His demeti aracılığıyla interventriküler septuma iletilir.

  5. His demeti burada ikiye ayrılarak:

    • Sol ventrikülde anterior ve posterior dallara,

    • Sağ ventrikülde ise tek bir sağ dal olarak devam eder.

  6. Tüm dallar, uyarıyı Purkinje lifleri aracılığıyla ventrikül kaslarına ulaştırır ve ventriküller senkronize şekilde kasılır.

blank

Düğüm Hücrelerinin Ritim Kapasiteleri

Kalbin elektriksel iletim sisteminde yer alan farklı hücre gruplarının her biri, kendine özgü bir otomatik ritim üretme kapasitesine sahiptir. Bu ritimsel aktivite, kalp atımının sürekliliğini sağlar ve bir ritim kaynağı devre dışı kaldığında alttaki merkez devreye girerek kalbin çalışmasını sürdürür.

SA (Sinoatriyal) Düğüm:
Kalbin ana pacemaker’ıdır. Sağ atriyumda yer alır ve dakikada 60–100 atım üretir. Normal koşullarda kalp ritmini belirleyen asıl merkezdir.

AV (Atrioventriküler) Düğüm:
Atriyumlar ile ventriküller arasındaki septal bölgede bulunur. Dakikada 40–60 atım üretme kapasitesine sahiptir. SA düğümden uyarı gelmediğinde yedek pacemaker olarak devreye girer.

Purkinje Lifleri:
Ventrikül duvarları boyunca uzanır. Dakikada 25–40 atım oluşturabilir. AV düğümden de uyarı gelmediğinde kalbin son yedek ritim kaynağı olarak görev yapar.

blank

Özetle:
Kalbin düzenli kasılması, SA düğümde başlayan bir uyarının sistematik olarak atriyumlara ve ardından ventriküllere yayılmasıyla gerçekleşir. EKG’de gözlemlediğimiz her dalga bu elektriksel ileti sürecinin iz düşümüdür.

blank

Özetle SA düğümde gelişen bir uyartı, kısa sürede atriyuma yayılır sonrasında atrium kasılır ve AV düğüme ulaşır. AV düğümünden bir gecikme ile His demeti, Purkinje lifleri aracılığı ile ventrikül kaslarına yayılır ve ventrikül kasları kasılır.

Uyarılma Zinciri Aksiyon Potansiyeli Kalp Nasıl Kasılır?

Kalp kası hücrelerinin elektriksel aktivitesi, kasılmayı başlatan temel mekanizmadır. Hücre zarının içi genellikle dışına göre -80 ila -90 mV daha negatiftir. Bu dengeyi bozan bir elektriksel uyarı, hücreyi kasılma sürecine sokar.

blank

blank

blank

blank

Kalp hücrelerindeki aksiyon potansiyelleri iskelet kası hücrelerinden farklı olduğu
gibi, bizzat kalpteki hücreler arasında da bazı farklılıklar vardır. Bu farklılıklar hücrelerin membranlarındaki iyon kanallarının farklı türlerde olmasından kaynaklanır.
Purkinje liflerinden kaydedilen bir aksiyon potansiyeli temel olarak 5 evreye
ayrılır . Buna göre:
Faz 0: Ani Depolarizasyon (hücre içi artan Na+ , azalan K+ )
Faz 1: Erken Repolarizasyon (hücre içi azalan Na+ , artan K+ )
Faz 2: Plato (hücre içi artan Ca2+ )
Faz 3: Repolarizasyon (hücre içi azalan Ca2+ , artan K+ )
Faz 4: Dinlenim zar potansiyeli (hücre içi azalan Na+ ve Ca2+ , artan K+ )

blank
FAZ 0:

Depolarizasyon; hızlı Nakanalları açılmak için uyarılır ve ardından hücre + sodyum iyonları ile dolmaya başlar. Bu transmembran potansiyelinde pozitif değişime neden olur. Voltajdaki bu yükselme aksiyon potansiyelindeki ilk spike ile gösterilir.

Bir Na+ kanal depolarizasyonu tetiklenen hücre kendisini çevreleyen diğer hücreleri de etkilediği gibi bu oluşan depolarizasyon dalgası hücreden hücreye tüm kalbe yayılır. Belirli bir hücrenin depolarizasyon hızı (faz 0’ın eğimi) bir sonraki hücrenin ne kadar sürede depolarize olacağını belirler. Başlangıc dalgasının eğimi ve bir sonraki hücrenin depolarizasyonu öncesi geçen zaman aralığı arasındaki ilişki iletim hızı olarak adlandırılır. Dikkat edilirse depolarizasyon hızı  değiştirilerek iletim hızı da değiştirilebilmektedir.

Depolarizasyon gerçekleştikten sonra hücre repolarize olmaya başlar ve ilk istirahat düzenine geri döner.  Bu gerçekleşene kadar hücre tekrar depolarize olamaz. Repolarizasyon fazlarında faz 1-3 döneminde hücre refraktör durumda olup yeni bir  stimulasyona yanıt veremez.

FAZ 1:

Faz 1 repolarizasyonun ilk aşamasıdır. Genellikle bir “çentik” çizer ve esas olarak, sodyum akımının karşılık gelen hızlı bir düşüşü ile birlikte geçici dışa doğru potasyum akımlarının aktivasyonundan kaynaklanır.

FAZ 2:

Faz 2 plato aşaması olup hücre içine giren Ca+  iyonları sayesinde repolarizasyonun yavaşladığı bölümdür. Caiyonları, hücre içine Naiyonlarından daha yavaş girerek repolarizasyonun çok hızlı olmamasına ve bu sayede refraktör periyodun uzatılmasına sebep olur. Bu mekanizma hangi kardiyak dokunun hangi hızda depolarize olabileceğini belirlemede önemli rol oynar.  Faz 1 ve 2 absolut (mutlak) refrakter periyoda karşılık gelirler.

FAZ 3:

Faz 3 repolarizasyonun geç fazıdır.  Repolarizasyon tamamlandığında hücre yeni bir uyarı ile uyarılabilir hale gelir. Faz 3 ventriküler taşikardi ya da fibrilasyon gibi güçlü sinyallerin hücrede yeni bir depolarizasyonu tetikleyebileceği önemli bir periyoddur. Bu R on T fenomeninin gerçekleştiği bölgedir.

FAZ 4:

Faz 4 repolarizasyon tamamlandıktan sonra meydana gelir. Sessiz veya hareketsiz faz olarak bilinen bu dönem çoğu kalp hücresi membranında iyon değişimi gözlenmez.

blank

Refrakter Dönemler Nedir?

  • Mutlak Refrakter Dönem (Faz 0–2): Hücre kesinlikle tekrar uyarılamaz.

  • Göreceli Refrakter Dönem (Faz 3): Güçlü bir uyarı hücreyi yeniden aktive edebilir (taşikardi veya fibrilasyon riski).

Özetle:
Kalp kası hücreleri, iyon akımlarıyla uyarılır ve elektriksel aktivite oluşturur. Bu aktivite kalpte koordineli kasılmayı sağlar ve EKG’de dalgalar olarak izlenebilir. Her faz, EKG’nin bir segmentiyle bağlantılıdır. Bu nedenle aksiyon potansiyelini anlamak, EKG yorumlamanın temelidir.

Şimdi artık fizyoanatomiyi kavradığımıza göre, EKG’ye giriş yapmaya hazırız!

İstersen bir sonraki adımda P dalgasından başlayarak EKG bileşenlerini analiz edebiliriz. Başlayalım mı?

Elektro Kardiyo Gram

lektrokardiyografi (EKG), kalbin elektriksel aktivasyonu ile oluşan potansiyel değişimlerin kağıda yansıtıldığı bir yöntemdir. Bu nedenle EKG, kalbin elektriksel aktivitesinin adeta bir aynasıdır. İnvazif olmaması, kolay uygulanabilirliği, kısa sürede tamamlanabilmesi, düşük maliyetli olması ve istenildiğinde tekrar edilebilir olması en önemli avantajları arasında yer alır. Ayrıca, değerlendirilmesi objektif ve öğrenildiğinde oldukça pratiktir. Kalpteki potansiyel değişimleri ilk kez Willem Einthoven kaydetmiş ve galvanometrik bir yazıcı kullanarak bu yöntemin temellerini atmıştır. EKG desenleri, vücudun hacim iletkenliği özelliğinden dolayı kayıt yerlerine ve uygulama tekniğine göre değişiklik gösterebilir.

Standart bir EKG, toplam 12 derivasyondan oluşur. Klinik monitorizasyon amacıyla genellikle 3 derivasyon (bipolar derivasyonlar) kullanılır. Yaşamı tehdit eden disritmilerin tanınması için tek bir derivasyon yeterli olabilir. Ritim takibi için en sık tercih edilen derivasyon DII’dir çünkü bu derivasyon kalbin elektriksel aksı ile aynı doğrultudadır.

EKG’de 6 adet göğüs derivasyonu (prekordiyal derivasyonlar) ve 6 adet ekstremite derivasyonu bulunur. Göğüs derivasyonları V1, V2, V3, V4, V5 ve V6 olarak adlandırılır. Ekstremite derivasyonları ise DI, DII, DIII ile aVR, aVL ve aVF’den oluşur.

Bipolar Derivasyonlar (Einthoven leadleri):

  • D I

  • D II

  • D III

Unipolar Derivasyonlar (Goldberger leadleri):

  • aVR

  • aVL

  • aVF

Bu ekstremite derivasyonları, kalbin frontal düzlemdeki elektriksel aktivitesini değerlendirir.

Monitorizasyon için 3 derivasyon yeterlidir.
Kritik hasta izleminde genellikle bipolar derivasyonlar (D I, D II, D III) tercih edilir. Ritim takibinde en sık D II kullanılır çünkü kalbin elektriksel aksına paralel bir görüntü verir.
➡ Yaşamı tehdit eden disritmilerin tanınması için tek bir derivasyon bile çoğu zaman yeterlidir.

Derivasyon Yerleşiminde Esneklik

Normal EKG çekiminde V1–V6 elektrotları göğüs ön duvarına yerleştirilir. Ancak özel durumlarda:

  • Elektrotlar sağ göğüs duvarına yerleştirilerek sağ prekordiyal EKG

  • Sırt (posterior) yüzeye yerleştirilerek posterior EKG elde edilebilir.

Bu özel EKG teknikleri, sağ ventrikül infarktüsü veya posterior MI gibi durumların tanısında kritik rol oynar. Detaylar ilerleyen bölümlerde anlatılacaktır.

EKG Fizyoloji

EKG de izoelektrik hat üzerinde veya altında dalgalar neden oluşur. Mekanizmayı sizlere şekille anlatmaya çalıştık.

blankEğer;
Depolarizasyon dalgası pozitif bir elektroda doğru ilerliyorsa, pozitif;
uzaklaşıyorsa, negatif bir potansiyel kaydedilir.
Repolarizasyon dalgası pozitif elektroda doğru yaklaşıyorsa, negatif;
uzaklaşıyorsa, pozitif bir potansiyel oluşturur.

Böylece biz izoelektrik hat üzerinde pozitif veya negatif yönde dalgaları görürüz.

Elektrod Yerleşimi ve EKG Kaydı

blank

EXTREMİTE ELEKTROTLARI

Ekstremite elektrodlarının yerleştirilmesi: 

Sağ Kol Kırmızı
Sol Kol Sarı
Sağ Ayak Siyah
Sol Ayak Yeşil
DI Bipolar Sağ kol → sol kol potansiyel farkını yansıtır
DII Bipolar Sağ kol → sol bacak potansiyel farkını yansıtır
DIII Bipolar Sol kol → sol bacak potansiyel farkını yansıtır
AVR Unipolar Sağ kol güçlendirilmiş voltaj
AVL Unipolar Sol kol güçlendirilmiş voltaj
AVF Unipolar Sol bacak güçlendirilmiş voltaj

A harfi augmented=güçlendirilmiş anlamında kullanılmaktadır

ANTERİOR GÖĞÜS ELEKTROTLARI

V1 Kırmızı 4. interkostal aralıkta, sternumun sağ kenarına Unipolar
V2 Sarı 4. interkostal aralıkta, sternumun sol kenarına Unipolar
V3 Yeşil V2 ile V4 arasına Unipolar
V4 Kahverengi Midklaviküler hatta 5. interkostal aralığa Unipolar
V5 Siyah Anteriyor aksiller hatta 5. interkostal aralığa Unipolar
V6 Mor Midaksiller hatta 5. interkostal aralığa Unipolar


blankblank

blank

Göğüs derivasyonlarını hangi noktaya yerleştiriyorsak kalbe o noktadan bakıyoruz gibi yorumlanır.

blank

SAĞ EKG YERLEŞİM

V3R Kırmızı V2R ile V4R arasına (V3’ün sağdaki simetriği) Unipolar
V4R Sarı Midklaviküler hatta, 5. interkostal aralıkta (V4’ün sağdaki simetriği) Unipolar

POSTERİOR EKG YERLEŞİM

V7 Kırmızı Posterior aksiller hatta, 5. interkostal aralığa Unipolar
V8 Sarı Skapular hatta, 5. interkostal aralığa Unipolar
V9 Yeşil Paravertebral hatta, 5. interkostal aralığa Unipolar

blank

EKG Dalgalarına Genel Bakış

SA düğümde oluşan bir uyarı kısa sürede atriyumları depolarize eder, bu da atriyum kasılmasına neden olur. Ardından uyarı atriyoventriküler (AV) düğüme ulaşır. AV düğümünde bir miktar geciktikten sonra His demeti ve Purkinje lifleri aracılığıyla ventrikül kaslarına iletilir. Ventriküller de böylece depolarize olur ve kasılır. Bu zincirleme şekilde devam eden elektriksel aktivite, EKG cihazı tarafından kaydedilir ve izoelektrik hat üzerinde dalgalar şeklinde görüntülenir.

İzoelektrik Hat:
Kalpte hiçbir elektriksel aktivite olmadığında EKG kağıdında görülen düz çizgiye izoelektrik hat denir. Bu hattın üstünde yer alan dalgalara “pozitif defleksiyon”, altında kalanlara ise “negatif defleksiyon” adı verilir.

EKG Ölçüm Standartları

Standart bir EKG’de kalibrasyon ayarları genellikle 25 mm/sn hız ve 10 mm/mV genlik olacak şekilde ayarlanmıştır. Bu, 1 mV’luk bir elektriksel aktivitenin kağıt üzerinde 10 mm (yani 10 küçük kare) yüksekliğinde çizilmesi anlamına gelir. Bu şekilde 0.2 saniye genişliğinde ve 10 mm yüksekliğinde dikdörtgen bir şekil oluşur.

blank

EKG DALGA VE SEGMENTLERİ:blank

12 derivasyonlu bir EKG, kalbi farklı açılardan değerlendirmek amacıyla 6 ekstremite ve 6 göğüs (prekordiyal) derivasyonundan oluşur. Kalpteki elektriksel aktivite, EKG üzerinde çeşitli dalgalar ve segmentler olarak kaydedilir. Bu dalgalar sırasıyla P, Q, R, S, T ve U harfleriyle adlandırılmıştır. EKG’yi doğru yorumlayabilmek için bu dalgaların kalpteki elektriksel olaylara karşılık gelen anlamlarının iyi bilinmesi gerekir.

P Dalgası

P dalgası, sinoatriyal (SA) düğümden başlayan ve atriyoventriküler (AV) düğüme kadar iletilen uyarının yol açtığı atriyumların depolarizasyonunu temsil eder. EKG’nin ilk pozitif defleksiyonudur. İlk yarısı sağ atriyum, ikinci yarısı ise sol atriyum depolarizasyonuna karşılık gelir.

  • Süresi: 0.04–0.12 saniye (1–3 küçük kare)

  • Amplitüdü: En fazla 0.25 mV (2.5 küçük kare)

  • Normalde: AVR ve V1 dışında tüm derivasyonlarda pozitiftir.

PR Mesafesi (PR İntervali)

P dalgasının başlangıcından QRS kompleksinin başlangıcına kadar geçen süredir. Atriyumdan ventriküle kadar olan tüm iletim süresini kapsar (AV düğüm, His demeti, dallar ve Purkinje sistemi).

  • Normal Süre: 0.12–0.20 saniye (3–5 küçük kare)

  • Sürenin uzaması atriyoventriküler blokları, kısalığı ise aksesuar iletim yollarını düşündürebilir.

PR Segmenti

Atriyumların depolarizasyonundan sonra, ventriküllerin depolarizasyonuna kadar olan sessiz elektriksel dönemdir. Uyarı bu sırada AV düğüm ve His demeti üzerinden ilerlemektedir. İzoelektrik hat üzerinde yer alır.

QRS Kompleksi

Ventriküllerin depolarizasyonunu gösterir. Üç farklı dalgadan oluşur:

  • Q Dalgası: Her zaman görülmeyebilir. Görülmesi durumunda:

    • Süresi > 0.04 saniye

    • Derinliği > 0.2 mV

    • R dalgasının 1/3’ünden büyükse patolojik Q olarak değerlendirilir.

    • V1–V3 derivasyonlarında görülmesi patolojik kabul edilir.

  • R Dalgası: QRS kompleksinin ilk pozitif dalgasıdır.

    • V1’de küçük başlar, V6’ya doğru amplitüdü artar.

    • V3–V4’te R ve S amplitüdleri genellikle birbirine eşittir.

  • S Dalgası: R’den sonraki ilk negatif dalgadır.

    • R′ Dalgası: İkinci bir pozitif dalga varsa bu şekilde adlandırılır (bifazik QRS’te görülür).

  • QRS Süresi: 0.04–0.12 saniyedir.

T Dalgası

Ventriküllerin repolarizasyonunu gösterir. QRS ile aynı yönde olması beklenir.

  • Süresi: 0.10–0.25 saniye

  • Amplitüdü:

    • Ekstremite derivasyonlarında < 5 mm (0.5 mV)

    • Göğüs derivasyonlarında < 15 mm (1.5 mV)

  • Normalde:

    • D1, D2, V3–V6’da pozitiftir

    • aVR ve V1’de negatiftir

ST Segmenti

QRS kompleksinin sonu (S dalgası sonu – J noktası) ile T dalgasının başlangıcı arasındaki izoelektrik bölgedir. Ventrikül depolarizasyonu ile repolarizasyonu arasındaki sessiz elektriksel dönemi gösterir. ST segment değişiklikleri (elevasyon veya depresyon), miyokard iskemisi veya infarktı için kritik öneme sahiptir.

U Dalgası

Her zaman görülmeyen, T dalgasından sonra gelen küçük bir dalgadır. Ventrikül içi ileti sisteminin geç repolarizasyonunu yansıttığı düşünülmektedir. Genellikle V3 derivasyonunda daha belirgindir ve T dalgası ile aynı yöndedir.

QT Mesafesi

QRS kompleksinin başlangıcından T dalgasının sonuna kadar olan süredir. Ventriküllerin depolarizasyon ve repolarizasyon süresinin toplamını gösterir.

  • Kadınlarda normal: < 0.39 saniye

  • Erkeklerde normal: < 0.44 saniye

  • Uzamış QT mesafesi, torsades de pointes gibi hayati aritmilere neden olabilir

EKG Temelleri – Dalga ve Segmentlerin Detaylı Açıklamaları

Aşağıda EKG’nin temel bileşenlerini her biri ayrı ayrı ve detaylı şekilde açıklanmış olarak bulabilirsiniz:

KAYNAKLAR

  • Hurst JW. Naming of the Waves in the ECG, With a Brief Account of Their Genesis. C. 1998;98(18):1937-1942
  • https://www.academia.edu/10964903/Kalbin_Elektriksel_Aktivitesi
  • www.aclsmedicaltraining.com/basics-of-ecg/
  • http://www.ctf.edu.tr/stek/EKG_Kurs_Kitap.pdf
  • https://studmed.uio.no/elaring/fag/hjertesykdommer/celle_papir_en/del1/basal_elfys.html

İLGİLİ YAZI

EKG Yorumlama

Yorum yap

Lütfen yorumunuzu yazınız!
Lütfen isminizi buraya giriniz